21 Aralık 2012 Cuma

Felatun Bey ile Rakım Efendi Romanının Tahlili




Özet:
Mustafa Meraki Efendi'nin oğlu Felatun Bey, babası gibi giyime kuşama çok düşkün biridir. Var­lıklı bir aailenin çocuğu olduğu için su gibi para har­car. Ona göre Batılılaşmak, lüks yaşamak, şık giyinmek ve eğlence yerlerinde gezip tozmaktır. Felatun Bey, yarım yamalak Fransızcasıyla yabancı aileler arasında dolaşmaktan zevk almakta, belli bir iş tutmamakta, zamanı mağazaları dolaşmakla, el­bise provaları yaptırmakla, eş dost ziyaretleriyle ge­çirmektedir. Babası ölünce büyük bir mirasa konar; ancak varını yoğunu tanıştığı bir İtalyan kadın oyuncuya yedirir. Baba mirasını hepten tüketince, eski aile dostları yardımına koşar, ona istanbul dışında bir iş bulurlar. Felatun Bey, büyük bir utanç­la İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalır.

Rakım Efendi, Felatun Bey'in tam karşıtı bir tiptir. Küçük yaşta anasız babasız kalmasına, çok yoksul olmasına rağmen dadısının yardımıyla ken­dini çok iyi yetiştirir. Çamaşırcılık yaparak kendisini büyüten dadısına minnettardır; kişilikli bir insan olur. Çok çalışarak Fransızca öğrenir, kendisine iyi bir iş bulur, yabancılara Türkçe dersleri verir. Evine cariye olarak aldığı Canan'ı eğitir, yetiştirir ve so­nunda onu severek onunla evlenir. Mutlu bir evlilik yaşarlar.

I. OLAY ÖRGÜSÜ
Romanın kahramanlarından Felatun Bey ile Rakım Efendi aynı yaşlarda, aynı derecede eğitim görmüş yakın iki arkadaştır. Felatun Bey isminden dolayı kendini çok bilgili, kültürlü biri olarak görür çevresine de böyle görünmeye çalışır. Hararetli bir kitap toplayıcısıdır. Yeni çıkan ilmi eserlerin hepsini üzerine adının ilk harflerini yazdırmak suretiyle ciltlettirip getirterek kitaplığına koyar. Fakat o, aldığı kitapları hiçbir zaman açıp okumaz. Kendileri büyük bir devlet dairesinde çalışmakla birlikte, buraya pek uğramayıp her geçen gün değer yargılarına biraz daha yabancılaşarak güzel Fransız kadınlarıyla çıkarlara dayanan kısa ömürlü aşklar yaşarken, kötü sonunu hazırlamakta olduğunun farkında değildir.
Rakım Efendi ise tam tersi, ağırbaşlı, çalışkan, vaktini boşa harcamayan biridir. Onun ilişkileri karşılıklı çıkarlara dayanmamaktadır. Rakım Efendi de gezip eğlenmeyi, çalgılı alemleri sevmektedir ama, ona göre her şeyin bir ölçüsü vardır. Rakım Efendi, Fransızca, Arapça ve Farsça’yı anadili gibi bilmektedir. Onun bu özelliği, Asmalımescit semtinde oturan İngiliz ailenin dikkatini çeker ve evin kızlarının babası Bay Ziklas, Rakım Efendi'den, kızlarına ders vermesini ister. İngiliz kızlarına ders vermeye başlayan Rakım Efendi, bu kızlardan birinin kendisine aşık olduğunun farkında değildir. Kendisi de ev işlerine yardım etmesi için alınan güzel hizmetçisi Canan'a âşık olmuştur. Çaresiz fakat, temiz aşklar ile karşı karşıya kalan Rakım Efendi ile menfaatler üzerine kurulu ilişkiler içinde yaşayan Felatun Bey'in maceralarını okurken, bir dönemin yaşantı biçimini oluşturan değer yargılarının panoramasıyla karşılaşacaksınız.
Bu romanda A.Mithat'ın ortaya koyduğu temel karşıtlık Felatun Bey’le Rakım Efendi'nin temsil ettikleri tembellikle israf ile çalışkanlık ve tutumluluk arasındadır. A.Mithat, batılılaşmayı yanlış anlayan Felatun Bey'in karşısına doğru anlayan Rakım Efendi'yi koyarak ideal sayabileceğimiz bir Osmanlı efendisi çizer. Romanda Felatun'dan daha çok üzerinde durulan Rakım para işlerinde dikkatli,çalışarak kazanan,fakirken durumunu düzeltebilen başarılı bir adamdır.Rakım'ın biraz da A.Mithat'ın kendisi olduğu ortadadır.Bu iki adamı karşılaştırmak amacı romanın konusunu da belirler.Felatun ile Rakım'ı benzer olaylar ve durumlar içerisine yerleştirerek aralarındaki farkı belirler.


II. TEMALAR


Ferdi Tema

Eserde en çok dikkat çeken ferdi temaların başında aşk konusu gelmektedir.Rakım ile Canan arasında yaşanan saf ve temiz aşk, bu duygunun kural ve sınıf tanımadığını ortaya koyması bakımından önemlidir.Öyle ki biri kültürlü öbürü ise para karşılığı satın alınan cahil birisidir, ancak bunun yanında Canan zamanla Rakım tarafından- bir nevi yazarın isteğiyle diyebiliriz- kendisine layık bir duruma getirilince bu fark ortadan kalkmıştır.Diğer yandan İngiliz kızlarının özellikle Can’ın Rakım’a karşı beslediği karşılıksız aşk duygusu da dikkate değer bir olaydır.
Eserde şehvet duygusuna da yer verilmiştir.Josefino’nun kendinden yaşça küçük olmasına rağmen Rakım’a karşı hissettiği cinsel duygularla karışık insani sevginin romanda önemli bir yeri vardır.
Kıskançlık duygusuna da az da olsa aşk duygusu dahilinde yer verilmiştir.Bu daha çok paylaşmaya karşı duruş şeklindeki bir histir.Bu duyguyu da gerek Canan’da gerek İngiliz kızlarının her ikisinde de birbirlerine karşı kendini göstermektedir ki bu da yine Rakım’a karşıdır.
Ayrıca acıma duygusu da güçlü bir şekilde hissettirilmiştir.Rakım Can’ın kendisine karşı beslediği tek taraflı aşk yüzünden düştüğü amansız hastalık nedeniyle her geçen gün daha da erimesini görünce ona çok acımaktadır.Ancak bu hastalığın sebebinin kendisi olduğunu öğrenince, üzüntüsü ve acıma duygusu onda adeta ıstırap haline gelmiştir.

Sosyal Tema

Eserde sosyal tema ferdi temaya göre daha arka planda kalmıştır.Aslında yazar ağırlıklı olarak tek bir sosyal temayı işlediği için eserin bütününden bu konuyu çıkarmak pek kolay değildir.Bu konu ise “Batılılaşma” konusu ve batılılaşma karşısında bizim toplumumuzun ve kültürümüzün nasıl etkilendiği meselesidir.Eserde Rakım Efendi ve Felatun Bey, iki örnek tip ele alınarak batılılaşmayı nasıl anladığımız masaya konmaya çalışılmıştır.Batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda Avrupa’dan yalnız bilim ve teknik yönünden faydalanmamız gerektiği gerçeği okuyucuya verilmek istenmiş.Bunun dışında kalan yaşam biçimi, milli zevklerimiz, milli kültürümüz asırların birikimiyle zaten bizde en özgün biçimde mevcuttur düşüncesi dile getirilmiştir.
Eserde bunun yanında o zamanların amansız hastalığı olan “Verem” konusu da işlenmiştir.Bu hastalık o zaman için tedavisi olmayan ve kurtuluşu zor olan bir hastalık olduğu için halk arasında korku duyulan bir durumdur.


III. KİŞİLER


A.Fonksiyonları Bakımından Kişiler
a.Birinci Derecedeki Kişiler

Rakım Efendi: İki zıt tipin karşılaştırılması şeklinde oluşturulan bu romanda en çok konu edilen kişi Rakım Efendi ağırbaşlı, çalışkan, vaktini boşa harcamayan biridir. Onun ilişkileri karşılıklı çıkarlara dayanmamaktadır. Rakım Efendi, Fransızca, Arapça ve Farsça’yı anadili gibi bilmektedir. Bu özellikleriyle Rakım Efendi kültürlü, bilgili, çağdaş ve batılılaşmayı doğru anlayan bir tip olarak göze çarpmaktadır. Aynı zamanda o,ahlaklı ve iyi huy olarak gördüğümüz tüm davranışları üzerinde toplamıştır ki bu yönüyle tam bir Osmanlı beyefendisi özelliği göstermektedir.
Rakım Efendi saydığımız özellikleriyle adeta okuyucunun zihninde bir melek olduğu düşüncesini uyandırmıştır. Ancak yazar bu durumda romana müdahale ederek Rakım Efendi’nin sonuçta bir insan olduğu gerçeğini okuyucuya göstermektedir. Bunu da roman içerisinde gerek Josefino ile girdiği gizli, ancak pek de fena sayılmayacak ilişkiden gerek ev içinde Canan ile girdiği ilişkiden gerekse de çok nadir de olsa Felatun Bey hakkında zihninden geçirdiği haklı ve olumsuz düşüncelerden yararlanarak okuyucuya göstermektedir.

Felatun Bey: Romandaki zıt kişiliklerden olumsuz tarafı temsil eden Felatun Bey isminden dolayı kendini çok bilgili, kültürlü biri olarak görür çevresine de böyle görünmeye çalışır. Kendileri her geçen gün değer yargılarına biraz daha yabancılaşarak güzel Fransız kadınlarıyla çıkarlara dayanan kısa ömürlü aşklar yaşarken, kötü sonunu hazırlamakta olduğunun farkında değildir.
Yazar bu tip sayesinde okuyucuya yapmaması gereken davranışları açık bir şekilde söylemekte ve okuyucunun Rakım Efendi ile bu tip arasında bir seçim yapmasını istemektedir, ancak Felatun Bey’in çirkin taraflarını göstererek seçimi okuyucuya bırakmıştır. Ayrıca zamanın genel düşünce yapısı Felatun Bey üzerinde toplanarak taklitçiliğin etkisiyle kişinin yozlaşması okuyucuya çok çarpıcı bir şekilde verilmiştir.


b.Hasım veya Karşı Gücü Temsil Eden Kişiler

Romanda varlığını açık olarak hissettiğimiz düşman veya karşı gücü temsil eden bir tip bulunmamaktadır, ancak bu bahiste Rakım Efendi’nin tam zıttı davranışlar sergilemesi bakımından Felatun Bey’i zikredebiliriz.


c.Arzu Edilen ve Korku duyulan Kişiler ya da Kavramlar

Burada Canan’ın adını verebiliriz. Rakım Efendi Canan’ı satın aldığı ilk sıralarda bu kızın sağlıksız ve bakımsız durumda olması sebebiyle Canan’a herhangi bir ilgi duymamıştır, fakat Canan’daki zarifliği ve güzelliği daha ilk bakışında fark etmiştir. Dadı Kalfa’nın iyi bakıcılığı ve Rakım’ın da çok yakın olarak ilgilenmesi sonucunda adeta Canan’ın içindeki cevher ortaya çıkmıştır. İleride yönlendirici kişiler bahsinde sayacağımız Josefino’nun etkisi yardımıyla da Rakım bu çekiciliğe daha fazla karşı koyamamıştır.Bunun yanında Dadı Kalfa da Canan’ı etkilemekte ve ona Rakım’ı nasıl etkileyeceği konusunda taktikler vermektedir.Gerek Dadı Kalfa gerek Josefino mükemmel kişiliklere sahip olan bu iki çocuğun birbirine çok yakışacağını düşünmekte ve her ikisi de bu çocukları etkilemek ve birbirine kavuşturmak için başarılı olana kadar büyük çaba harcamışlardır.


d.Yönlendirici Kişiler

Josefino: Bu kişi roman içerisinde büyük bir etkiye sahip olması sebebiyle önemli bir yere sahiptir. Bir arkadaş toplantısında Rakım’la tanışan Josefino Rakım’la daha yakın bir ilişki kurmak için özel bir çaba harcamış, Canan’a ders vermeyi sadece Rakım’ın dostluğu karşısında kabul etmiş, kısa süre sonra Beyoğlu’ndaki kendi evinde Rakım’la bir muhabbet içerisine isteyerek girmiştir ve böylece kendi egosunu tatmin etmiştir. Belki bu tatminlikten dolayıdır ki yaşça küçük olmasına rağmen çok beğendiği Rakım’ı en az Rakım kadar sevdiği Canan’a daha layık gördüğünü söylemiştir.Bu yolla Canan’la Rakım’ın mutluluğuna büyük katkıda bulunmuştur.

Dadı Kalfa(Fedayi):Yönlendirici özelliği Canan üzerinde ağır basan Fedayi eve ilk geldiği sıralarda toy ve eğitimsiz olan Canan’ın yetişip serpilmesinde büyük etki yapmış, Rakım’ın gözü önünde Canan’ın yeniden doğmasını sağlamıştır. Bunu yaparken de bu iki çocuğu birbirine çok yakıştırdığı için kızın içine Rakım’a karşı aşk tohumunu kendisi serpmiştir. Bu kişinin evde yapılması gereken bazı işlerin ve halledilmesi gereken eksiklerin tamamlanması için Rakım’ı uyarması bakımından da bir yönlendirici tarafı bulunmaktadır.

Doktor Z: Doktor İngiliz kızın Rakım’a karşı duyduğu derin aşk sebebiyle ince hastalığa düştüğü sırada romana girmiştir. Yaptığı ilginç muayene sonunda teşhisi koymuş ve kızın dermanının da Rakım Efendi’de bulunduğunu belirtmiştir. Burada Mister Ziklas’ı kızla Rakım’ın evlenmesi gerektiğine inandırması bakımından yönlendirici bir kimliğe sahiptir.

e.Alıcı Kişiler

Can: Bu romanda alıcı kişi olarak en başta Can’ı sayabiliriz. Rakım bu İngiliz kızlara ders vermeye başladıktan ilk zamanlardan beri her ikisini de büyük ölçüde etkilemiştir, ancak bunun farkında değildir. Gerek düzgün bir fizik ve yüz yapısına gerek iyi huy ve ahlaka sahip olması bakımından kızlara kendisini sevdirmiştir.Öyle ki, Can aradan geçen yaklaşık bir sene sonra devasız bir derde tutulmuş,günden güne erimeye başlamıştır.Tabii ki Rakım’ın bu durumdan haberi ancak bu anda oluyor.Ancak anlaşılmaz bir şekilde Can yakalandığı bu amansız hastalıktan kurtuluyor ve tekrar hayata dönüyor.Bu olayda Can’ın rolüne bakacak olursak Can kendi kendini böyle bir derde düşürüyor ve sonunda da akıl almaz zararlar görüyor.

Margrit: İngiliz kızlardan Margrit kardeşi Can kadar etkilenmese de roman içinde Rakım’dan o da etkilenmiş ve hayatından eskisi kadar zevk almamaya başlamıştır. Zira Margrit de babası tarafından bu olaylarda daha fazla zarar görmemesi için İstanbul’dan başka bir yere gönderilmiştir. Kısaca Margrit için de Rakım’la yakınlaşması sonucu onun da olumsuz yönde etkilenen kişilerden olduğunu söyleyebiliriz.

Polini: Bu kişilik romanda para ve zevk düşkünü olan ve varlıklı erkekleri sömüren bir özellikte verilmiştir. Bu kadın alafranga kültürünün tipik bir örneği olarak görünmekle beraber hafiften de meşrep biridir. Roman içerisinde Felatun’a kumar gibi kötü bir alışkanlık karşısında destek olmakta onu teşvik etmektedir.Gece alemlerinde,kumar masalarında Felatun’un serveti tükenince Polini Felatun’u terk etmiş,ancak Rakım’ın tüm uyarılarına rağmen Felatun bu olaydan sonra durumu anlayabilmiştir.Bu özellikleriyle Polini çıkarcı ve şeytan kadın olarak karşımıza çıkmaktadır.


f.Yardımcı Kişiler

Mister ve Misters Ziklas: Bu iki kişilik sadece Rakım Efendi’nin iyi özelliklerini dile getirme, okuyucuya sunma, aynı zamanda Felatun Bey’in çirkinliklerini de hatırlatarak bu iki kişilik arasındaki farkın hatırda kalmasını sağlamak amacıyla romanda yer almaktadır. Aslında iyi ile çirkin olanın karşılaştırılmasının yapıldığı romanda gerçekte yazarın düşünceleri olan iyi huy ve erdemlerin savunulması çoğunlukla bu iki kişinin ağzından verilmek istenmiştir.Bu kişilerin romandaki rolleri bundan ibarettir ve yardımcı kişi olarak gözümüze çarpmaktadırlar.

Dekoratif unsur Durumundaki Kişiler ve Kavramlar

Mihriban Hanım: Roman içerisinde pek bir görevi olmamakla beraber Felatun Bey’in kardeşi olarak ara sıra hatırlanmaktadır. Mihriban Hanım alafranga hayatı seçmiş olan bir aileden gelmiş olmasına rağmen babasının ölümünden sonra Felatun Bey kendisiyle ilgilenmemiş, kendisi de orta halli biriyle evlenerek alaturka hayata mahkûm olmuştur. Bilgisiz ve narin yetiştirildiği için bu evlilikten sonra kocası tarafından bir eğitime tutulmuştur. Kişinin aslına dönmeye mecbur kalmasını göstermesi bakımından romanda önemli bir yere ve role sahiptir.


B. Tipleri Bakımından Kişiler
B.1. Toplumsal Tipler
B.1.1. Kadın Tipleri
B.1.1.a. Orta Halli ve Koruyucu Kadın Tipi

Dadı Kalfa(Fedayi): Bu romanda Fedayi koruyucu kadın tipine en iyi örnek olarak görünmektedir. Rakım Bey’in babası öldükten sonra Rakım’ın annesiyle beraber bu çocuğa annelik yapmış, annesi öldükten sonra da Rakım’a adeta can yoldaşı olmuştur. Kendi çocuğu yerine koyduğu Rakım’ın mürüvvetini görmeyi tam bir anne edasıyla istemiştir. Rakım’ın Canan’ı satın almasından sonra da Canan’ı kızı yerine koymuş ve Rakım’a karşı sergilemiş olduğu koruyuculuk görevini Canan’a da göstermiştir.Romanda almış olduğu isim de bu özelliğine uygunluk göstermektedir.


B.1.1.b. Düşmüş Kadın Tipi

Polini: Bu tipe birebir uymamakla beraber Polini’yi, Felatun Bey’in serveti tükenince onu terk etmesi bakımından bu bahiste yazabiliriz.Polini bir hayat kadını değildir ancak yiyici bir kadın olarak görünmektedir.Onun bu durumu ise Felatun hariç bütün Beyoğlu ahalisi tarafından bilinmektedir ve Rakım tarafından da uyarılmasına rağmen Felatun kendini bu gafletten kurtamaya bile çalışmamıştır.Bu tipin romandaki bir başka özelliği de erkeği avucunun içine almayı çok iyi beceren bir karaktere sahiptir.

B.1.2. Genç Kız Tipleri
B.1.2.a Duygulu(Onurlu) Genç Kız Tipi

Can: Bu romanda Can kendi içinde yaşadığı fırtınaları dışa vurmayan veya vuramayan, hislerini içine atarak sonunda kendi çöküşünü hazırlayan, ancak ölüm döşeğinde duygularını dışa vurabilen bir tip olarak karşımıza çıkmaktadır.Tüm bu iç fırtınalarına rağmen kalbinde başkası olduğuna inandığı Rakım’ı kendisi gibi feci bir sona mahkum etmemek için reddetmiştir.Anlaşılmaz bir şekilde hayata tekrar döndükten sonra da neredeyse kendi sonuna sebep olacak olan aşkını kalbine gömmeyi başarmıştır.

Margrit: O da kardeşi gibi duygulu bir kişiliğe sahiptir.En az Can kadar Rakım’dan etkilenmiş ve kardeşi hayattan kopmaya başladıktan sonra da onun gibi olmamak için duygularına esir olmadan onları bastırmayı başarmıştır.Fakat İstanbul’dan ayrılırken o da sırrını Rakım’a açmıştır.

B.2. Fırsatçı Tipi

Rakım Efendi: Rakım Efendi genç yaşta olmasına rağmen büyük bir olgunlukla kendi durumunu düzeltmek ve ailesi saydığı iki kişiyi daha rahat yaşatmak için eline geçen fırsatları değerlendirmeyi bilmesi bakımından fırsatçı bir kişiliğe sahiptir.

Felatun Bey: Bu kişi ise romanda fırsatçı özelliğini Rakım Efendi gibi iyiliği ve refahı için kullanmamış, tersine servetini ve şerefini azaltacak yerlerde fırsatçılığını konuşturmuştur.Hele günü birlik ilişkiler bulmakta onun üstüne yoktur.

B.3. Ruhsal Tipler

Felatun Bey: Felatın Bey’in ruhsal yapısı romanda işlenmemekle beraber aslında kendi içinde bir çelişki yaşadığı açık olarak görülmektedir.Asıl bağlı olduğu kültürel yapıyı göz ardı ederek aslında yabancı olduğu bir yaşama kendini dahil etmiş olması bakımından ruhsal ve düşünce yapısında bazı bozukluklar var diyebiliriz.

B.4. Esir Tipler

Canan: Bu romanda dönemin sosyal yapısı hakkında da bilgi alabileceğimiz bu bahiste en iyi örnek olarak Canan’ın adını verebiliriz.Rakım Efendi bu kızı satın aldıktan sonra onu sanki esir değil de evlatlık almış gibi davranmış, sonraları ise onunla evlenmeyi bile gerçekleştirmiştir.Canan da bu kaderine karşı gelmemekte, efendisine ve dadına karşı görevini layıkıyla yerine getirmektedir.
Bunun dışında gerek Ziklas ailesinin gerek Josefino’nun hizmetçileri de roman içerisinde yer yer ortaya çıkmaktadırlar.Onlar da bu kavrama dahil oldukları için bu bahiste söylenebilirler.


IV. ZAMAN

A.Sosyal Zaman

Bu romanda zaman kavramı belirtilmemiş, olayların gerçekleştiği ve kişilerin bulunduğu zaman tam olarak verilmemiş, bu kavramın okuyucunun kendisi tarafından anlaşılması sağlanmaya çalışılmış.
Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı romanda olaylar XIX. yy.’ın sonları ve XX. yy.’ın başlarında geçtiği anlaşılmaktadır.Bu da Osmanlı Devleti’nin yıkılmaya yüz tuttuğu için aydınların devleti kurtarma çabasına düştüğü, türlü fikirlerin ortaya atıldığı yıllara denk gelmektedir.Bu dönemde Türk aydınlar Avrupa’ya gitmiş, orada gördükleri yenilikleri kendi vatanlarına getirmeye çalışmışlardır.Bu çabalar sonucunda birçok yenilik yapılmış, her alanda iyileştirmeye gidilmiştir. Ancak kültürümüzde görülen aşırı yozlaşma, dilimize giren aşırı fazla yabancı sözcük, batılılaşmayı ve gelişmeyi yanlış anlamayla gelen taklitçilik nedeniyle yenilik hareketleri amacını bulamamıştır.
Romanda da gördüğümüz alafranga kültüre özenti ve kendi benliğine giderek uzaklaşma olgusuna bakacak olursak romanda sosyal zamanın 1870 ve 1880’li yıllar olduğu anlaşılmaktadır.Aynı zamanda Rakım Efendi’nin Fransızca tercümeler yapmasına bakacak tahminimizin doğru olduğu anlaşılmaktadır.Çünkü Batıdan yapılan çeviriler ilk defa Tanzimat yıllarında yoğun ve sağlıklı olarak yapılmıştır.

B.Ferdi Zaman

Ahmet Mithat Efendi’nin bu eserinde ferdi zaman sosyal zamana göre daha belirgin bir haldedir.Roman kişilerinin yaşadığı olaylar belli bir kronolojik sıraya konmuştur, ancak yazar yer yer geriye dönerek belli bir zamandır unutulan kişiler hakkında bilgi vermiş ve o anda ne halde olduklarını okuyucuya bildirmiştir.
Yazar olayları anlatmaya geriden başlamış, ana kişilerin öz geçmişlerini ve hayatlarını okuyucuya anlatmıştır.İlk iki bölüm Felatun Bey ve Rakım Efendi’nin böylece aile hayatlarının ve geçmişlerinin anlatılmasıyla geçmiştir.Romanın asıl bölümleri ise üçüncü bölümde başlar.
Buna rağmen ikinci bölümde Rakım’ın eğitimine kendi çabasıyla dört yıl faydalı bir şekilde devam ettiği söylenmiştir.
Üçüncü bölümde Rakım İngiliz kızlara derse gitmeye başlar, aynı zamanda da Canan’a ders vermeye başlar.Bir ay sonra Canan Türkçe’yi öğrenmedeki başarısıyla İngiliz kızları geçer.Canan Rakım’ın evine geleli üç ay olmuştu ki Canan’ın iyileştiği her geçen gün daha da belli olmakta,güzelleşip serpilmeye başlamıştır.
İngiliz kızlara ders vermeye başlayalı altı ay olmuştu ki kızlar Türkçe’yi iyi öğrenmişler, okuyup yazmakla kalmamış ve düzgün cümleler kurmaya başlamışlar, dili yanlışız kullanmaya başlamışlardır.
Eserde bir ara unutulmuş olan Feletun Bey aradan geçen üç ay içerisinde Polini’nin nasıl biri olduğunu anlamış, paraların suyu çektiğini görünce aklı başına gelmiştir.Artık boş yere yapılan masraflar ona ağır gelmeye başlamıştır.Polini bu arada Felatun’u terk etmiş ve Felatun bu olayları Rakım’a anlatmıştır.
Rakım’ın Canan’ı satın almasının üzerinden bir seneden fazla süre geçmişti ki bu iki genç olayların sonunda evlendiler.
Can’ın ise iyileşmeye başlayıp da ilk olarak ayağa kalkmasının ardından iki buçuk,üç ay kadar geçmişti ki Margrit İskenderiye’den ve Can’ın yavuklusu İzmir’den ve Margrit ile evlenmesi yine bu aralık kararlaştırılan bir yeğeni de Halep’ten gelip kasım üzeri bunların evliliği yapılmıştır ve düğünde Rakım bile oynamıştır.
Bu düğünün üzerinden de altı ay geçmişti ki Canan ile Rakım’ın bir erkek çocukları oldu ve bu mutlu haberle yazar sözlerine son vermektedir.


V. MEKÂN

Geniş Mekânlar

Romanda geniş mekân fazla önem taşımamakta, ancak yaşanılan yerin büyük bir şehir olduğu hemen okuyucu tarafından anlaşılmaktadır.Romandaki geniş mekân Osmanlı’nın dışa açılan penceresi olan İstanbul gibi büyük bir şehirdir.
İstanbul Türk halkı için daima çok önemli bir merkez olmuştur. Türk milleti gerek Anadolu’ya girdikten sonra gerek Osmanlı kurulduktan sonra her zaman İstanbul’a ulaşmaya çalışmıştır.Halk yüzyıllar boyunca oradan yönetilmiş, bütün yenilikleri ilk İstanbul halkı görmüş, orası Türk milletinin adeta vitrini olmuştur.
Romanda da gördüğümüz gibi şehir hayatı çok hareketli verilmeye çalışılmış ve büyük kentlerin mozaik olma özelliği başarılı bir şekilde işlenmiştir.Romandaki İngiliz ailesine, Çerkez esire(CANAN),Rakım’ın Rum dostlarına ve Fransız Josefino’ya bakacak olursak bunu daha iyi anlayabiliriz.

Ana Mekânlar

Bu romanda ana mekânlar sınırlıdır.Romanda ana mekânın sınırlı oluşu, romanın bütününün belli birkaç farklı alanda başlayıp bitmesi , olayların sınırlı bir çevrede gelişmesinden ve kişilerin de az olmasından dolayıdır.Ancak romanın böyle olması kişiler arasındaki ilişkilerin daha açık ve daha ayrıntılı olarak verilmesine zemin hazırlamıştır.
Romanda olaylar en çok Rakım’ın evinde gerçekleşmektedir.Bunun dışında Mister Ziklas’ın evi ve Josefino’nun evi eserde yer almakta ve bazı kısımlarda önemli sayılabilecek olaylar bu mekânlarda geçmektedir.Romanda Rakım’ın evi çok ziyaret edildiği için yazar orayı tasvir etme ihtiyacı duymuştur: Ev bir katlı idi.Zemide mutfak,kiler,odunluk ve ev altı vardır.Ev üç odalı ve bir salonlu, duvarları kağıtlı ve boyalıdır.Yerlerde güzel halılar döşelidir.Bu özellikleriyle tam bir Türk evi görüntüsündedir.
Bunun dışında fazla ve gereksiz mekân tasvirlerine yer verilmemiştir.

İç Mekânlar

İç mekân romanda olayların çoğunlukla gerçekleştiği yerler olmasına rağmen kişilerin ruh hallerine fazla etki etmediği için tasvire de gerek duyulmamıştır.Bu iç mekânlarda da olaylar belli bölümlerde sınırlı kalmış, genellikle evlerin salonlarında geçmiştir.Sadece birkaç bölümde: Canan’ın bir defa Rakım’ı bir defa da Josefino’yu yatırmak için Rakım’ın odasına girilmiş, yine Rakım’ın evinde İngilizlere verilen davette diğer odalara geçilmiştir.

Dış Mekânlar

Dış mekânlar da eserde sıkça yer bulmuş,ancak bunlar hep Rakım Bey bir yerden bir yere giderken sadece adı geçen yerlerdir.Buralar Beyoğlu, Posta Sokağı, Postabaşı, Tophane, Salıpazarı gibi yerlerdir.Bu yerler devamlı Rakım’ın yol güzergahını belirtmek için anılmıştır.
Ayrıca bir de hep beraber gittikleri Kağıthane’deki kır gezintisi vardır.Bir günlerini burada geçirdikleri için yazar da bu tabiat parçasının o anki durumunu biraz okuyucuya verme ihtiyacı duymuştur.

Mekân-İnsan İlişkisi

Eserde mekânın insan üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.Bu yüzden tasvire de çok yer verilmemiştir.Ancak evlerin genel durumunun aile yaşantısına uygunluğu bakımından bazı değerlendirmeler eser içerisinde kişilerin ağzından yapılmıştır.Örneğin Rakım’ın evi tam olarak Türk ev yaşantısına uymaktadır.Bunun yanında Felatun Bey’in babasının kendi evlerini alafranga yaşantısına göre düzenlemesi önemli bir ayrıntıdır.

Mekân-Eşya İlişkisi

Eserde mekân-eşya ilişkisi de kişilerin yaşam biçimlerine göre dikkate alınmış, yaşadığı yerler kültür farklarına göre döşenmiştir.Eşyalar da kişiler üzerinde etki bırakan unsurlar olmadığı için eşyaların ev içindeki dizilişleri, mekânla olan uyumlulukları ve eşya tasvirleri gibi konulara önem verilmemiştir.


VI. BAKIŞ AÇISI VE ANLATICI


A.Anlatıcının Konumu

Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı romanda gözlemci anlatıcı (yazar Anlatıcı) tekniği kullanılmıştır. Bu tekniğe göre anlatıcı olaylara görgü tanığı konumundadır ve olaylara belli bir mesafede durur. Yazar gördüklerini ya nesnel olarak anlatır ya da etken bir biçimde olaylara kendi düşüncelerini de katar.
Gözlemci anlatıcı bu romanda da olduğu gibi bazen kendini açıkça belli eder, olayları keserek araya girer ve kendi fikrini söyleyerek okuyucuya kendi tercihini sorar.Diğer taraftan anlatıcı hakim bir konumdadır ve olayların öncesini sonrasını ve o anını bilir.O her zaman her yerde ve her olup biteni bilir, yeri gelince her şeyden haber verir.
Diğer yandan olaylara müdahalesi, kişileri yönlendirmesi, soru sorması ve yanlı tutumuna bakacak olursak yazar anlatma yöntemini kullanmıştır.Esere baktığımız zaman olayların geçmiş zamanda gerçekleştiği ve sonradan anlatıcı yazar tarafından okuyucuya bildirildiği görülür ki bu da anlatma tekniğinin bir özelliğidir.

B.Anlatıcının Tutumu

Ahmet Mithat Efendi’nin bu eseri romantizmin etkisinde yazılmış bir eserdir.Yazarın kendi tasarrufu eserde bayağı etkili bir şekilde kendini göstermektedir ve yazarın yanlı tutumu etkisiyle okuyucu yönlendirilmeye çalışılmaktadır.
Romanda iyi ile kötünün karşılaştırılması yapılmış iyinin yanında kötü olan da açık olarak gözler önüne serilmektedir.Burada yazarın düşünceleri gerçekçi bir tutumla verilmek istenmiş iyinin savunuculuğu yapılmıştır.
Felatun Bey’in yozlaşmış kişiliği ve taklitçiliği eserde yerilmiş, okuyucuya “Kendi özüne sahip çık.” denilerek Rakım Bey övülmüştür.

Yazarla Eseri Arasındaki İlişki

Eser yazarın, kalemine ne derece hakim biri olduğu konusunda bir kanıt niteliğindedir.Düşüncelerini halka ifade etmek için bir araç olarak kullandığı romanı eğitici bir unsur olarak görmüştür.
Anlatma tekniğini kullandığı bu eserinde yazar, halka sunmak istediği düşüncelerini Rakım Bey’in ağzından vermiştir.Bu duruma bakacak olursak yazar bu romanda bir nevi kendini anlatmıştır.Belki de bundan dolayı olayların geçmişini ve geleceğini bilmektedir ve hakim bir bakışla esere dahil durumdadır.

C.Anlatım Açısı

Yazar eserinde bir fikrin savunmasını yaptığı için kişilerden ve anlatım biçiminden ziyade olayları öne çıkarmaya çalışmıştır.Kişiler arasındaki etkileşim, kişilerin iyi ve kötü tarafları çerçevesinde doğru ve yanlış olanın değerlendirmesi, kişilerin birbirini yönlendirmesi gibi unsurlar eserde yazarın istediği şekilde kullanılmıştır.
Esere farklı kişilerin gözüyle baktığımız zaman olayları bazen dıştan içe bazen de içten dışa olarak gözlemleriz.Bu bakımdan eserin baş kahramanlarından Rakım Efendi yeri geldiğinde yönlendirici yeri geldiğinde yönlendirilen kişi olabilmektedir.
Eserde aslında içten dışa dönük anlatım fazla yer almamaktadır, ancak gerçekte yazarın düşünceleri olan Rakım’ın Felatun hakkındaki düşünceleri ve bunun tam tersi Felatun’un Rakım hakkındaki düşünceleri iç konuşmaları şeklinde verilmiştir.

(edebiyatfatihi.blogspot.com adresinden alıntıdr.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder