Özet:
Mustafa Meraki Efendi'nin oğlu
Felatun Bey, babası gibi giyime kuşama çok düşkün biridir. Varlıklı bir
aailenin çocuğu olduğu için su gibi para harcar. Ona göre Batılılaşmak, lüks
yaşamak, şık giyinmek ve eğlence yerlerinde gezip tozmaktır. Felatun Bey, yarım
yamalak Fransızcasıyla yabancı aileler arasında dolaşmaktan zevk almakta, belli
bir iş tutmamakta, zamanı mağazaları dolaşmakla, elbise provaları yaptırmakla,
eş dost ziyaretleriyle geçirmektedir. Babası ölünce büyük bir mirasa konar;
ancak varını yoğunu tanıştığı bir İtalyan kadın oyuncuya yedirir. Baba mirasını
hepten tüketince, eski aile dostları yardımına koşar, ona istanbul dışında bir
iş bulurlar. Felatun Bey, büyük bir utançla İstanbul'dan ayrılmak zorunda
kalır.
Rakım Efendi, Felatun Bey'in tam karşıtı bir tiptir. Küçük yaşta
anasız babasız kalmasına, çok yoksul olmasına rağmen dadısının yardımıyla
kendini çok iyi yetiştirir. Çamaşırcılık yaparak kendisini büyüten dadısına
minnettardır; kişilikli bir insan olur. Çok çalışarak Fransızca öğrenir,
kendisine iyi bir iş bulur, yabancılara Türkçe dersleri verir. Evine cariye
olarak aldığı Canan'ı eğitir, yetiştirir ve sonunda onu severek onunla evlenir.
Mutlu bir evlilik yaşarlar.
I.
OLAY ÖRGÜSÜ
Romanın
kahramanlarından Felatun Bey ile Rakım Efendi aynı yaşlarda, aynı derecede
eğitim görmüş yakın iki arkadaştır. Felatun Bey isminden dolayı kendini çok
bilgili, kültürlü biri olarak görür çevresine de böyle görünmeye çalışır.
Hararetli bir kitap toplayıcısıdır. Yeni çıkan ilmi eserlerin hepsini üzerine
adının ilk harflerini yazdırmak suretiyle ciltlettirip getirterek kitaplığına
koyar. Fakat o, aldığı kitapları hiçbir zaman açıp okumaz. Kendileri büyük bir
devlet dairesinde çalışmakla birlikte, buraya pek uğramayıp her geçen gün değer
yargılarına biraz daha yabancılaşarak güzel Fransız kadınlarıyla çıkarlara
dayanan kısa ömürlü aşklar yaşarken, kötü sonunu hazırlamakta olduğunun farkında
değildir.
Rakım Efendi ise tam tersi, ağırbaşlı, çalışkan, vaktini boşa
harcamayan biridir. Onun ilişkileri karşılıklı çıkarlara dayanmamaktadır. Rakım
Efendi de gezip eğlenmeyi, çalgılı alemleri sevmektedir ama, ona göre her şeyin
bir ölçüsü vardır. Rakım Efendi, Fransızca, Arapça ve Farsça’yı anadili gibi
bilmektedir. Onun bu özelliği, Asmalımescit semtinde oturan İngiliz ailenin
dikkatini çeker ve evin kızlarının babası Bay Ziklas, Rakım Efendi'den,
kızlarına ders vermesini ister. İngiliz kızlarına ders vermeye başlayan Rakım
Efendi, bu kızlardan birinin kendisine aşık olduğunun farkında değildir. Kendisi
de ev işlerine yardım etmesi için alınan güzel hizmetçisi Canan'a âşık olmuştur.
Çaresiz fakat, temiz aşklar ile karşı karşıya kalan Rakım Efendi ile menfaatler
üzerine kurulu ilişkiler içinde yaşayan Felatun Bey'in maceralarını okurken, bir
dönemin yaşantı biçimini oluşturan değer yargılarının panoramasıyla
karşılaşacaksınız.
Bu romanda A.Mithat'ın ortaya koyduğu temel karşıtlık
Felatun Bey’le Rakım Efendi'nin temsil ettikleri tembellikle israf ile
çalışkanlık ve tutumluluk arasındadır. A.Mithat, batılılaşmayı yanlış anlayan
Felatun Bey'in karşısına doğru anlayan Rakım Efendi'yi koyarak ideal
sayabileceğimiz bir Osmanlı efendisi çizer. Romanda Felatun'dan daha çok
üzerinde durulan Rakım para işlerinde dikkatli,çalışarak kazanan,fakirken
durumunu düzeltebilen başarılı bir adamdır.Rakım'ın biraz da A.Mithat'ın kendisi
olduğu ortadadır.Bu iki adamı karşılaştırmak amacı romanın konusunu da
belirler.Felatun ile Rakım'ı benzer olaylar ve durumlar içerisine yerleştirerek
aralarındaki farkı belirler.
II.
TEMALAR
Ferdi
Tema
Eserde en çok dikkat çeken ferdi temaların başında aşk konusu
gelmektedir.Rakım ile Canan arasında yaşanan saf ve temiz aşk, bu duygunun kural
ve sınıf tanımadığını ortaya koyması bakımından önemlidir.Öyle ki biri kültürlü
öbürü ise para karşılığı satın alınan cahil birisidir, ancak bunun yanında Canan
zamanla Rakım tarafından- bir nevi yazarın isteğiyle diyebiliriz- kendisine
layık bir duruma getirilince bu fark ortadan kalkmıştır.Diğer yandan İngiliz
kızlarının özellikle Can’ın Rakım’a karşı beslediği karşılıksız aşk duygusu da
dikkate değer bir olaydır.
Eserde şehvet duygusuna da yer
verilmiştir.Josefino’nun kendinden yaşça küçük olmasına rağmen Rakım’a karşı
hissettiği cinsel duygularla karışık insani sevginin romanda önemli bir yeri
vardır.
Kıskançlık duygusuna da az da olsa aşk duygusu dahilinde yer
verilmiştir.Bu daha çok paylaşmaya karşı duruş şeklindeki bir histir.Bu duyguyu
da gerek Canan’da gerek İngiliz kızlarının her ikisinde de birbirlerine karşı
kendini göstermektedir ki bu da yine Rakım’a karşıdır.
Ayrıca acıma duygusu
da güçlü bir şekilde hissettirilmiştir.Rakım Can’ın kendisine karşı beslediği
tek taraflı aşk yüzünden düştüğü amansız hastalık nedeniyle her geçen gün daha
da erimesini görünce ona çok acımaktadır.Ancak bu hastalığın sebebinin kendisi
olduğunu öğrenince, üzüntüsü ve acıma duygusu onda adeta ıstırap haline
gelmiştir.
Sosyal
Tema
Eserde sosyal tema ferdi temaya göre daha arka planda
kalmıştır.Aslında yazar ağırlıklı olarak tek bir sosyal temayı işlediği için
eserin bütününden bu konuyu çıkarmak pek kolay değildir.Bu konu ise
“Batılılaşma” konusu ve batılılaşma karşısında bizim toplumumuzun ve
kültürümüzün nasıl etkilendiği meselesidir.Eserde Rakım Efendi ve Felatun Bey,
iki örnek tip ele alınarak batılılaşmayı nasıl anladığımız masaya konmaya
çalışılmıştır.Batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda Avrupa’dan yalnız bilim ve
teknik yönünden faydalanmamız gerektiği gerçeği okuyucuya verilmek
istenmiş.Bunun dışında kalan yaşam biçimi, milli zevklerimiz, milli kültürümüz
asırların birikimiyle zaten bizde en özgün biçimde mevcuttur düşüncesi dile
getirilmiştir.
Eserde bunun yanında o zamanların amansız hastalığı olan
“Verem” konusu da işlenmiştir.Bu hastalık o zaman için tedavisi olmayan ve
kurtuluşu zor olan bir hastalık olduğu için halk arasında korku duyulan bir
durumdur.
III.
KİŞİLER
A.Fonksiyonları Bakımından
Kişiler
a.Birinci Derecedeki Kişiler
Rakım Efendi: İki zıt
tipin karşılaştırılması şeklinde oluşturulan bu romanda en çok konu edilen kişi
Rakım Efendi ağırbaşlı, çalışkan, vaktini boşa harcamayan biridir. Onun
ilişkileri karşılıklı çıkarlara dayanmamaktadır. Rakım Efendi, Fransızca, Arapça
ve Farsça’yı anadili gibi bilmektedir. Bu özellikleriyle Rakım Efendi kültürlü,
bilgili, çağdaş ve batılılaşmayı doğru anlayan bir tip olarak göze çarpmaktadır.
Aynı zamanda o,ahlaklı ve iyi huy olarak gördüğümüz tüm davranışları üzerinde
toplamıştır ki bu yönüyle tam bir Osmanlı beyefendisi özelliği
göstermektedir.
Rakım Efendi saydığımız özellikleriyle adeta okuyucunun
zihninde bir melek olduğu düşüncesini uyandırmıştır. Ancak yazar bu durumda
romana müdahale ederek Rakım Efendi’nin sonuçta bir insan olduğu gerçeğini
okuyucuya göstermektedir. Bunu da roman içerisinde gerek Josefino ile girdiği
gizli, ancak pek de fena sayılmayacak ilişkiden gerek ev içinde Canan ile
girdiği ilişkiden gerekse de çok nadir de olsa Felatun Bey hakkında zihninden
geçirdiği haklı ve olumsuz düşüncelerden yararlanarak okuyucuya
göstermektedir.
Felatun Bey: Romandaki
zıt kişiliklerden olumsuz tarafı temsil eden Felatun Bey isminden dolayı kendini
çok bilgili, kültürlü biri olarak görür çevresine de böyle görünmeye çalışır.
Kendileri her geçen gün değer yargılarına biraz daha yabancılaşarak güzel
Fransız kadınlarıyla çıkarlara dayanan kısa ömürlü aşklar yaşarken, kötü sonunu
hazırlamakta olduğunun farkında değildir.
Yazar bu tip sayesinde okuyucuya
yapmaması gereken davranışları açık bir şekilde söylemekte ve okuyucunun Rakım
Efendi ile bu tip arasında bir seçim yapmasını istemektedir, ancak Felatun
Bey’in çirkin taraflarını göstererek seçimi okuyucuya bırakmıştır. Ayrıca
zamanın genel düşünce yapısı Felatun Bey üzerinde toplanarak taklitçiliğin
etkisiyle kişinin yozlaşması okuyucuya çok çarpıcı bir şekilde
verilmiştir.
b.Hasım veya Karşı Gücü Temsil
Eden Kişiler
Romanda varlığını açık olarak hissettiğimiz düşman
veya karşı gücü temsil eden bir tip bulunmamaktadır, ancak bu bahiste Rakım
Efendi’nin tam zıttı davranışlar sergilemesi bakımından Felatun Bey’i
zikredebiliriz.
c.Arzu Edilen ve Korku duyulan
Kişiler ya da Kavramlar
Burada Canan’ın adını verebiliriz. Rakım
Efendi Canan’ı satın aldığı ilk sıralarda bu kızın sağlıksız ve bakımsız durumda
olması sebebiyle Canan’a herhangi bir ilgi duymamıştır, fakat Canan’daki
zarifliği ve güzelliği daha ilk bakışında fark etmiştir. Dadı Kalfa’nın iyi
bakıcılığı ve Rakım’ın da çok yakın olarak ilgilenmesi sonucunda adeta Canan’ın
içindeki cevher ortaya çıkmıştır. İleride yönlendirici kişiler bahsinde
sayacağımız Josefino’nun etkisi yardımıyla da Rakım bu çekiciliğe daha fazla
karşı koyamamıştır.Bunun yanında Dadı Kalfa da Canan’ı etkilemekte ve ona
Rakım’ı nasıl etkileyeceği konusunda taktikler vermektedir.Gerek Dadı Kalfa
gerek Josefino mükemmel kişiliklere sahip olan bu iki çocuğun birbirine çok
yakışacağını düşünmekte ve her ikisi de bu çocukları etkilemek ve birbirine
kavuşturmak için başarılı olana kadar büyük çaba
harcamışlardır.
d.Yönlendirici
Kişiler
Josefino: Bu kişi roman
içerisinde büyük bir etkiye sahip olması sebebiyle önemli bir yere sahiptir. Bir
arkadaş toplantısında Rakım’la tanışan Josefino Rakım’la daha yakın bir ilişki
kurmak için özel bir çaba harcamış, Canan’a ders vermeyi sadece Rakım’ın
dostluğu karşısında kabul etmiş, kısa süre sonra Beyoğlu’ndaki kendi evinde
Rakım’la bir muhabbet içerisine isteyerek girmiştir ve böylece kendi egosunu
tatmin etmiştir. Belki bu tatminlikten dolayıdır ki yaşça küçük olmasına rağmen
çok beğendiği Rakım’ı en az Rakım kadar sevdiği Canan’a daha layık gördüğünü
söylemiştir.Bu yolla Canan’la Rakım’ın mutluluğuna büyük katkıda
bulunmuştur.
Dadı
Kalfa(Fedayi):Yönlendirici özelliği Canan üzerinde ağır basan Fedayi eve
ilk geldiği sıralarda toy ve eğitimsiz olan Canan’ın yetişip serpilmesinde büyük
etki yapmış, Rakım’ın gözü önünde Canan’ın yeniden doğmasını sağlamıştır. Bunu
yaparken de bu iki çocuğu birbirine çok yakıştırdığı için kızın içine Rakım’a
karşı aşk tohumunu kendisi serpmiştir. Bu kişinin evde yapılması gereken bazı
işlerin ve halledilmesi gereken eksiklerin tamamlanması için Rakım’ı uyarması
bakımından da bir yönlendirici tarafı bulunmaktadır.
Doktor Z: Doktor
İngiliz kızın Rakım’a karşı duyduğu derin aşk sebebiyle ince hastalığa düştüğü
sırada romana girmiştir. Yaptığı ilginç muayene sonunda teşhisi koymuş ve kızın
dermanının da Rakım Efendi’de bulunduğunu belirtmiştir. Burada Mister Ziklas’ı
kızla Rakım’ın evlenmesi gerektiğine inandırması bakımından yönlendirici bir
kimliğe sahiptir.
e.Alıcı
Kişiler
Can: Bu romanda alıcı
kişi olarak en başta Can’ı sayabiliriz. Rakım bu İngiliz kızlara ders vermeye
başladıktan ilk zamanlardan beri her ikisini de büyük ölçüde etkilemiştir, ancak
bunun farkında değildir. Gerek düzgün bir fizik ve yüz yapısına gerek iyi huy ve
ahlaka sahip olması bakımından kızlara kendisini sevdirmiştir.Öyle ki, Can
aradan geçen yaklaşık bir sene sonra devasız bir derde tutulmuş,günden güne
erimeye başlamıştır.Tabii ki Rakım’ın bu durumdan haberi ancak bu anda
oluyor.Ancak anlaşılmaz bir şekilde Can yakalandığı bu amansız hastalıktan
kurtuluyor ve tekrar hayata dönüyor.Bu olayda Can’ın rolüne bakacak olursak Can
kendi kendini böyle bir derde düşürüyor ve sonunda da akıl almaz zararlar
görüyor.
Margrit: İngiliz
kızlardan Margrit kardeşi Can kadar etkilenmese de roman içinde Rakım’dan o da
etkilenmiş ve hayatından eskisi kadar zevk almamaya başlamıştır. Zira Margrit de
babası tarafından bu olaylarda daha fazla zarar görmemesi için İstanbul’dan
başka bir yere gönderilmiştir. Kısaca Margrit için de Rakım’la yakınlaşması
sonucu onun da olumsuz yönde etkilenen kişilerden olduğunu
söyleyebiliriz.
Polini: Bu kişilik
romanda para ve zevk düşkünü olan ve varlıklı erkekleri sömüren bir özellikte
verilmiştir. Bu kadın alafranga kültürünün tipik bir örneği olarak görünmekle
beraber hafiften de meşrep biridir. Roman içerisinde Felatun’a kumar gibi kötü
bir alışkanlık karşısında destek olmakta onu teşvik etmektedir.Gece
alemlerinde,kumar masalarında Felatun’un serveti tükenince Polini Felatun’u terk
etmiş,ancak Rakım’ın tüm uyarılarına rağmen Felatun bu olaydan sonra durumu
anlayabilmiştir.Bu özellikleriyle Polini çıkarcı ve şeytan kadın olarak
karşımıza çıkmaktadır.
f.Yardımcı
Kişiler
Mister ve Misters
Ziklas: Bu iki kişilik sadece Rakım Efendi’nin iyi özelliklerini dile
getirme, okuyucuya sunma, aynı zamanda Felatun Bey’in çirkinliklerini de
hatırlatarak bu iki kişilik arasındaki farkın hatırda kalmasını sağlamak
amacıyla romanda yer almaktadır. Aslında iyi ile çirkin olanın
karşılaştırılmasının yapıldığı romanda gerçekte yazarın düşünceleri olan iyi huy
ve erdemlerin savunulması çoğunlukla bu iki kişinin ağzından verilmek
istenmiştir.Bu kişilerin romandaki rolleri bundan ibarettir ve yardımcı kişi
olarak gözümüze çarpmaktadırlar.
Dekoratif
unsur Durumundaki Kişiler ve Kavramlar
Mihriban Hanım: Roman
içerisinde pek bir görevi olmamakla beraber Felatun Bey’in kardeşi olarak ara
sıra hatırlanmaktadır. Mihriban Hanım alafranga hayatı seçmiş olan bir aileden
gelmiş olmasına rağmen babasının ölümünden sonra Felatun Bey kendisiyle
ilgilenmemiş, kendisi de orta halli biriyle evlenerek alaturka hayata mahkûm
olmuştur. Bilgisiz ve narin yetiştirildiği için bu evlilikten sonra kocası
tarafından bir eğitime tutulmuştur. Kişinin aslına dönmeye mecbur kalmasını
göstermesi bakımından romanda önemli bir yere ve role
sahiptir.
B. Tipleri Bakımından
Kişiler
B.1. Toplumsal Tipler
B.1.1. Kadın Tipleri
B.1.1.a. Orta Halli
ve Koruyucu Kadın Tipi
Dadı Kalfa(Fedayi): Bu
romanda Fedayi koruyucu kadın tipine en iyi örnek olarak görünmektedir. Rakım
Bey’in babası öldükten sonra Rakım’ın annesiyle beraber bu çocuğa annelik
yapmış, annesi öldükten sonra da Rakım’a adeta can yoldaşı olmuştur. Kendi
çocuğu yerine koyduğu Rakım’ın mürüvvetini görmeyi tam bir anne edasıyla
istemiştir. Rakım’ın Canan’ı satın almasından sonra da Canan’ı kızı yerine
koymuş ve Rakım’a karşı sergilemiş olduğu koruyuculuk görevini Canan’a da
göstermiştir.Romanda almış olduğu isim de bu özelliğine uygunluk
göstermektedir.
B.1.1.b. Düşmüş Kadın
Tipi
Polini: Bu tipe birebir
uymamakla beraber Polini’yi, Felatun Bey’in serveti tükenince onu terk etmesi
bakımından bu bahiste yazabiliriz.Polini bir hayat kadını değildir ancak yiyici
bir kadın olarak görünmektedir.Onun bu durumu ise Felatun hariç bütün Beyoğlu
ahalisi tarafından bilinmektedir ve Rakım tarafından da uyarılmasına rağmen
Felatun kendini bu gafletten kurtamaya bile çalışmamıştır.Bu tipin romandaki bir
başka özelliği de erkeği avucunun içine almayı çok iyi beceren bir karaktere
sahiptir.
B.1.2. Genç Kız Tipleri
B.1.2.a
Duygulu(Onurlu) Genç Kız Tipi
Can: Bu romanda Can
kendi içinde yaşadığı fırtınaları dışa vurmayan veya vuramayan, hislerini içine
atarak sonunda kendi çöküşünü hazırlayan, ancak ölüm döşeğinde duygularını dışa
vurabilen bir tip olarak karşımıza çıkmaktadır.Tüm bu iç fırtınalarına rağmen
kalbinde başkası olduğuna inandığı Rakım’ı kendisi gibi feci bir sona mahkum
etmemek için reddetmiştir.Anlaşılmaz bir şekilde hayata tekrar döndükten sonra
da neredeyse kendi sonuna sebep olacak olan aşkını kalbine gömmeyi
başarmıştır.
Margrit: O da kardeşi
gibi duygulu bir kişiliğe sahiptir.En az Can kadar Rakım’dan etkilenmiş ve
kardeşi hayattan kopmaya başladıktan sonra da onun gibi olmamak için duygularına
esir olmadan onları bastırmayı başarmıştır.Fakat İstanbul’dan ayrılırken o da
sırrını Rakım’a açmıştır.
B.2. Fırsatçı
Tipi
Rakım
Efendi: Rakım Efendi genç yaşta olmasına rağmen büyük bir olgunlukla
kendi durumunu düzeltmek ve ailesi saydığı iki kişiyi daha rahat yaşatmak için
eline geçen fırsatları değerlendirmeyi bilmesi bakımından fırsatçı bir kişiliğe
sahiptir.
Felatun
Bey: Bu kişi ise romanda fırsatçı özelliğini Rakım Efendi gibi iyiliği ve
refahı için kullanmamış, tersine servetini ve şerefini azaltacak yerlerde
fırsatçılığını konuşturmuştur.Hele günü birlik ilişkiler bulmakta onun üstüne
yoktur.
B.3. Ruhsal
Tipler
Felatun Bey: Felatın
Bey’in ruhsal yapısı romanda işlenmemekle beraber aslında kendi içinde bir
çelişki yaşadığı açık olarak görülmektedir.Asıl bağlı olduğu kültürel yapıyı göz
ardı ederek aslında yabancı olduğu bir yaşama kendini dahil etmiş olması
bakımından ruhsal ve düşünce yapısında bazı bozukluklar var
diyebiliriz.
B.4. Esir
Tipler
Canan: Bu romanda dönemin sosyal yapısı hakkında da bilgi
alabileceğimiz bu bahiste en iyi örnek olarak Canan’ın adını verebiliriz.Rakım
Efendi bu kızı satın aldıktan sonra onu sanki esir değil de evlatlık almış gibi
davranmış, sonraları ise onunla evlenmeyi bile gerçekleştirmiştir.Canan da bu
kaderine karşı gelmemekte, efendisine ve dadına karşı görevini layıkıyla yerine
getirmektedir.
Bunun dışında gerek Ziklas ailesinin gerek Josefino’nun
hizmetçileri de roman içerisinde yer yer ortaya çıkmaktadırlar.Onlar da bu
kavrama dahil oldukları için bu bahiste söylenebilirler.
IV. ZAMAN
A.Sosyal Zaman
Bu romanda
zaman kavramı belirtilmemiş, olayların gerçekleştiği ve kişilerin bulunduğu
zaman tam olarak verilmemiş, bu kavramın okuyucunun kendisi tarafından
anlaşılması sağlanmaya çalışılmış.
Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı romanda
olaylar XIX. yy.’ın sonları ve XX. yy.’ın başlarında geçtiği anlaşılmaktadır.Bu
da Osmanlı Devleti’nin yıkılmaya yüz tuttuğu için aydınların devleti kurtarma
çabasına düştüğü, türlü fikirlerin ortaya atıldığı yıllara denk gelmektedir.Bu
dönemde Türk aydınlar Avrupa’ya gitmiş, orada gördükleri yenilikleri kendi
vatanlarına getirmeye çalışmışlardır.Bu çabalar sonucunda birçok yenilik
yapılmış, her alanda iyileştirmeye gidilmiştir. Ancak kültürümüzde görülen aşırı
yozlaşma, dilimize giren aşırı fazla yabancı sözcük, batılılaşmayı ve gelişmeyi
yanlış anlamayla gelen taklitçilik nedeniyle yenilik hareketleri amacını
bulamamıştır.
Romanda da gördüğümüz alafranga kültüre özenti ve kendi
benliğine giderek uzaklaşma olgusuna bakacak olursak romanda sosyal zamanın 1870
ve 1880’li yıllar olduğu anlaşılmaktadır.Aynı zamanda Rakım Efendi’nin Fransızca
tercümeler yapmasına bakacak tahminimizin doğru olduğu anlaşılmaktadır.Çünkü
Batıdan yapılan çeviriler ilk defa Tanzimat yıllarında yoğun ve sağlıklı olarak
yapılmıştır.
B.Ferdi
Zaman
Ahmet Mithat Efendi’nin bu eserinde ferdi zaman sosyal
zamana göre daha belirgin bir haldedir.Roman kişilerinin yaşadığı olaylar belli
bir kronolojik sıraya konmuştur, ancak yazar yer yer geriye dönerek belli bir
zamandır unutulan kişiler hakkında bilgi vermiş ve o anda ne halde olduklarını
okuyucuya bildirmiştir.
Yazar olayları anlatmaya geriden başlamış, ana
kişilerin öz geçmişlerini ve hayatlarını okuyucuya anlatmıştır.İlk iki bölüm
Felatun Bey ve Rakım Efendi’nin böylece aile hayatlarının ve geçmişlerinin
anlatılmasıyla geçmiştir.Romanın asıl bölümleri ise üçüncü bölümde
başlar.
Buna rağmen ikinci bölümde Rakım’ın eğitimine kendi çabasıyla dört
yıl faydalı bir şekilde devam ettiği söylenmiştir.
Üçüncü bölümde Rakım
İngiliz kızlara derse gitmeye başlar, aynı zamanda da Canan’a ders vermeye
başlar.Bir ay sonra Canan Türkçe’yi öğrenmedeki başarısıyla İngiliz kızları
geçer.Canan Rakım’ın evine geleli üç ay olmuştu ki Canan’ın iyileştiği her geçen
gün daha da belli olmakta,güzelleşip serpilmeye başlamıştır.
İngiliz kızlara
ders vermeye başlayalı altı ay olmuştu ki kızlar Türkçe’yi iyi öğrenmişler,
okuyup yazmakla kalmamış ve düzgün cümleler kurmaya başlamışlar, dili yanlışız
kullanmaya başlamışlardır.
Eserde bir ara unutulmuş olan Feletun Bey aradan
geçen üç ay içerisinde Polini’nin nasıl biri olduğunu anlamış, paraların suyu
çektiğini görünce aklı başına gelmiştir.Artık boş yere yapılan masraflar ona
ağır gelmeye başlamıştır.Polini bu arada Felatun’u terk etmiş ve Felatun bu
olayları Rakım’a anlatmıştır.
Rakım’ın Canan’ı satın almasının üzerinden bir
seneden fazla süre geçmişti ki bu iki genç olayların sonunda
evlendiler.
Can’ın ise iyileşmeye başlayıp da ilk olarak ayağa kalkmasının
ardından iki buçuk,üç ay kadar geçmişti ki Margrit İskenderiye’den ve Can’ın
yavuklusu İzmir’den ve Margrit ile evlenmesi yine bu aralık kararlaştırılan bir
yeğeni de Halep’ten gelip kasım üzeri bunların evliliği yapılmıştır ve düğünde
Rakım bile oynamıştır.
Bu düğünün üzerinden de altı ay geçmişti ki Canan ile
Rakım’ın bir erkek çocukları oldu ve bu mutlu haberle yazar sözlerine son
vermektedir.
V. MEKÂN
Geniş
Mekânlar
Romanda geniş mekân fazla önem taşımamakta, ancak
yaşanılan yerin büyük bir şehir olduğu hemen okuyucu tarafından
anlaşılmaktadır.Romandaki geniş mekân Osmanlı’nın dışa açılan penceresi olan
İstanbul gibi büyük bir şehirdir.
İstanbul Türk halkı için daima çok önemli
bir merkez olmuştur. Türk milleti gerek Anadolu’ya girdikten sonra gerek Osmanlı
kurulduktan sonra her zaman İstanbul’a ulaşmaya çalışmıştır.Halk yüzyıllar
boyunca oradan yönetilmiş, bütün yenilikleri ilk İstanbul halkı görmüş, orası
Türk milletinin adeta vitrini olmuştur.
Romanda da gördüğümüz gibi şehir
hayatı çok hareketli verilmeye çalışılmış ve büyük kentlerin mozaik olma
özelliği başarılı bir şekilde işlenmiştir.Romandaki İngiliz ailesine, Çerkez
esire(CANAN),Rakım’ın Rum dostlarına ve Fransız Josefino’ya bakacak olursak bunu
daha iyi anlayabiliriz.
Ana
Mekânlar
Bu romanda ana mekânlar sınırlıdır.Romanda ana
mekânın sınırlı oluşu, romanın bütününün belli birkaç farklı alanda başlayıp
bitmesi , olayların sınırlı bir çevrede gelişmesinden ve kişilerin de az
olmasından dolayıdır.Ancak romanın böyle olması kişiler arasındaki ilişkilerin
daha açık ve daha ayrıntılı olarak verilmesine zemin hazırlamıştır.
Romanda
olaylar en çok Rakım’ın evinde gerçekleşmektedir.Bunun dışında Mister Ziklas’ın
evi ve Josefino’nun evi eserde yer almakta ve bazı kısımlarda önemli
sayılabilecek olaylar bu mekânlarda geçmektedir.Romanda Rakım’ın evi çok ziyaret
edildiği için yazar orayı tasvir etme ihtiyacı duymuştur: Ev bir katlı
idi.Zemide mutfak,kiler,odunluk ve ev altı vardır.Ev üç odalı ve bir salonlu,
duvarları kağıtlı ve boyalıdır.Yerlerde güzel halılar döşelidir.Bu
özellikleriyle tam bir Türk evi görüntüsündedir.
Bunun dışında fazla ve
gereksiz mekân tasvirlerine yer verilmemiştir.
İç Mekânlar
İç mekân romanda olayların
çoğunlukla gerçekleştiği yerler olmasına rağmen kişilerin ruh hallerine fazla
etki etmediği için tasvire de gerek duyulmamıştır.Bu iç mekânlarda da olaylar
belli bölümlerde sınırlı kalmış, genellikle evlerin salonlarında
geçmiştir.Sadece birkaç bölümde: Canan’ın bir defa Rakım’ı bir defa da
Josefino’yu yatırmak için Rakım’ın odasına girilmiş, yine Rakım’ın evinde
İngilizlere verilen davette diğer odalara geçilmiştir.
Dış Mekânlar
Dış mekânlar da eserde
sıkça yer bulmuş,ancak bunlar hep Rakım Bey bir yerden bir yere giderken sadece
adı geçen yerlerdir.Buralar Beyoğlu, Posta Sokağı, Postabaşı, Tophane,
Salıpazarı gibi yerlerdir.Bu yerler devamlı Rakım’ın yol güzergahını belirtmek
için anılmıştır.
Ayrıca bir de hep beraber gittikleri Kağıthane’deki kır
gezintisi vardır.Bir günlerini burada geçirdikleri için yazar da bu tabiat
parçasının o anki durumunu biraz okuyucuya verme ihtiyacı
duymuştur.
Mekân-İnsan
İlişkisi
Eserde mekânın insan üzerinde herhangi bir etkisi
yoktur.Bu yüzden tasvire de çok yer verilmemiştir.Ancak evlerin genel durumunun
aile yaşantısına uygunluğu bakımından bazı değerlendirmeler eser içerisinde
kişilerin ağzından yapılmıştır.Örneğin Rakım’ın evi tam olarak Türk ev
yaşantısına uymaktadır.Bunun yanında Felatun Bey’in babasının kendi evlerini
alafranga yaşantısına göre düzenlemesi önemli bir ayrıntıdır.
Mekân-Eşya İlişkisi
Eserde mekân-eşya
ilişkisi de kişilerin yaşam biçimlerine göre dikkate alınmış, yaşadığı yerler
kültür farklarına göre döşenmiştir.Eşyalar da kişiler üzerinde etki bırakan
unsurlar olmadığı için eşyaların ev içindeki dizilişleri, mekânla olan
uyumlulukları ve eşya tasvirleri gibi konulara önem
verilmemiştir.
VI. BAKIŞ AÇISI VE
ANLATICI
A.Anlatıcının
Konumu
Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı romanda gözlemci anlatıcı
(yazar Anlatıcı) tekniği kullanılmıştır. Bu tekniğe göre anlatıcı olaylara görgü
tanığı konumundadır ve olaylara belli bir mesafede durur. Yazar gördüklerini ya
nesnel olarak anlatır ya da etken bir biçimde olaylara kendi düşüncelerini de
katar.
Gözlemci anlatıcı bu romanda da olduğu gibi bazen kendini açıkça belli
eder, olayları keserek araya girer ve kendi fikrini söyleyerek okuyucuya kendi
tercihini sorar.Diğer taraftan anlatıcı hakim bir konumdadır ve olayların
öncesini sonrasını ve o anını bilir.O her zaman her yerde ve her olup biteni
bilir, yeri gelince her şeyden haber verir.
Diğer yandan olaylara müdahalesi,
kişileri yönlendirmesi, soru sorması ve yanlı tutumuna bakacak olursak yazar
anlatma yöntemini kullanmıştır.Esere baktığımız zaman olayların geçmiş zamanda
gerçekleştiği ve sonradan anlatıcı yazar tarafından okuyucuya bildirildiği
görülür ki bu da anlatma tekniğinin bir özelliğidir.
B.Anlatıcının
Tutumu
Ahmet Mithat Efendi’nin bu eseri romantizmin etkisinde
yazılmış bir eserdir.Yazarın kendi tasarrufu eserde bayağı etkili bir şekilde
kendini göstermektedir ve yazarın yanlı tutumu etkisiyle okuyucu yönlendirilmeye
çalışılmaktadır.
Romanda iyi ile kötünün karşılaştırılması yapılmış iyinin
yanında kötü olan da açık olarak gözler önüne serilmektedir.Burada yazarın
düşünceleri gerçekçi bir tutumla verilmek istenmiş iyinin savunuculuğu
yapılmıştır.
Felatun Bey’in yozlaşmış kişiliği ve taklitçiliği eserde
yerilmiş, okuyucuya “Kendi özüne sahip çık.” denilerek Rakım Bey
övülmüştür.
Yazarla Eseri Arasındaki
İlişki
Eser yazarın, kalemine ne derece hakim biri olduğu
konusunda bir kanıt niteliğindedir.Düşüncelerini halka ifade etmek için bir araç
olarak kullandığı romanı eğitici bir unsur olarak görmüştür.
Anlatma
tekniğini kullandığı bu eserinde yazar, halka sunmak istediği düşüncelerini
Rakım Bey’in ağzından vermiştir.Bu duruma bakacak olursak yazar bu romanda bir
nevi kendini anlatmıştır.Belki de bundan dolayı olayların geçmişini ve
geleceğini bilmektedir ve hakim bir bakışla esere dahil durumdadır.
C.Anlatım Açısı
Yazar eserinde bir fikrin
savunmasını yaptığı için kişilerden ve anlatım biçiminden ziyade olayları öne
çıkarmaya çalışmıştır.Kişiler arasındaki etkileşim, kişilerin iyi ve kötü
tarafları çerçevesinde doğru ve yanlış olanın değerlendirmesi, kişilerin
birbirini yönlendirmesi gibi unsurlar eserde yazarın istediği şekilde
kullanılmıştır.
Esere farklı kişilerin gözüyle baktığımız zaman olayları
bazen dıştan içe bazen de içten dışa olarak gözlemleriz.Bu bakımdan eserin baş
kahramanlarından Rakım Efendi yeri geldiğinde yönlendirici yeri geldiğinde
yönlendirilen kişi olabilmektedir.
Eserde aslında içten dışa dönük anlatım
fazla yer almamaktadır, ancak gerçekte yazarın düşünceleri olan Rakım’ın Felatun
hakkındaki düşünceleri ve bunun tam tersi Felatun’un Rakım hakkındaki
düşünceleri iç konuşmaları şeklinde verilmiştir.
(edebiyatfatihi.blogspot.com adresinden alıntıdr.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder