Eserin Konusu: Kırk beş yaşlarındaki Adnan Bey ile yirmi iki yaşındaki
Bihter’in evlenmesi, bu evlenmenin öncelikle, Adnan Bey’in kızı Nihal’in ve
diğer insanların üzerindeki etkisi ve evliliğinde aradığı mutluluğu bulamayan
Bihter ile Adnan Bey’in yeğeni Behlül arasındaki yasak aşktır.
Eserin Ana Fikri: İnsanlar birbirleriyle evlenirken maddi unsurlardan ziyâde manevî
değerleri göz önünde bulundurmalıdır.
Ana Çizgileriyle Vak’a:
Aşk-ı
Memnu’da olay, Boğaziçi’nde bir sandal gezintisiyle başlar. Adnan Bey kırk beş
yaşlarında, zengin, zarif, kültürlü bir kişidir. Karısını kaybettikten sonra
Boğaziçi’ndeki yalısında kızı Nihal, oğlu Bülend ve hizmetkârları ile birlikte
yaşamaktadır.
Bihter yirmi iki yaşında güzel bir genç kızdır. Adnan Bey’in
kendisiyle ilgilendiğini düşünen annesi Firdevs hanım’ın karşı çıkmasına rağmen
Adnan Bey’le evlenir. Bu evlilik, başlangıçta iyi anlaşır. Fakat bir süre sonra
hizmetkârlarından bazıları evi terk eder. Çok sevdiği kardeşi bülend yatılı
okula gönderilir. Bütün bunlardan Bihter’i sorumlu tutan Nihal’in Bihter ile
arası açılır. Bunlara bir de mürebbiyesi Matmazel de Courton’un gönderilmesi
eklenince Nihal Bihter’e kin duyar.
Bihter bir yandan kocasıyla arasında olan yaş farkından, bir
yandan da Firdevs hanımın kışkırtmaları ve yanlış davranışları sonunda bir
boşluğa düşer. Bu zayıf anında Behlül’e yakınlık duyar. Yalıda kalan ve Adnan
Bey’in yeğeni olan Behlül macera düşkünü, yakışıklı ve çapkın bir gençtir.
Geceleri Behlül’ün odasında buluşurlar; fakat Behlül için Bihter diğer
kadınlardan farksızdır. Onu da aldatır.
Bir süre sonra ayak ağrılarını bahane ederek yalıya taşınan
Firdevs Hanım, Nihal ile Behlül’ün nişanlanması fikrini ortaya atar. Önce bir
şaka sayılan bu fikir, zamanla herkesin aklına yatar. Nihal adada halasının
yanındayken Behlül’ün teklifini kabul eder. Bu arada Bihter Firdevs Hanım’a her
şeyi anlatır. Ve bu evliliğe engel olmasını yoksa her şeyi kocasına
anlatacağını söyler. Bunun üzerine Firdevs Hanım Bülend’le adadaki Behlül’e bir pusula gönderir. Fakat Behlül
adadan ayrılırken bu kağıdı düşürür. Kağıtta yazılanlardan şüphelenen Nihal,
yalıya döner. Merdiven başında Behlül ile Bihter’in konuşmasını duyarak
bayılır. Bunun üzerine Adnan Bey, Nihal’in odasında Beşir’den her şeyi öğrenir.
Bihter intihar eder. Behlül yalıdan kaçar.
Nihal babasına kavuşur. Bülend, mürebbiye ve hizmetkârlar eve geri
dönerler. Olanları unutarak eski mutlu yaşamlarına geri dönmeye çalışırlar.
Türü: Bireyler arası duygusal ilişkiyi işlemesi açısından bakıldığında
dramatik roman, insanların hem iyi, hem de kötü yönünün sergilenmesi açısından
bakıldığında da klâsik-realist roman olarak
değerlendirebiliriz.
Eserin Adı İle İçeriği
Arasındaki İlişki: Eserin adıyla muhtevası arasında kayda değer
bir ilişki vardır. Bihter’in kocasının yeğeni Behlül ile yaşadığı yasak aşkı
konu alan eser bu yasak aşkın diğer insanlar ve özellikle Nihal üzerindeki
etkisi üzerinde durmuştur. Bu nedenle eserin içeriği ve ismi arasında münasebet
vardır.
o Bakış
Açısı: Anlatıcı yazar, eserde her şeyi bilen
ve gören bir konumundadır. Şahısların iç konuşmalarını duyar(s.83, 149). Bundan
dolayı eserde hakim bakış açısı kullanılmış diyebiliriz.
o Anlatım
Tekniği: Halit Ziya romanlarında
iki tür anlatım tekniği kullanır. İlki zaman zaman şuur altını yansıtan
anlatımdır. Diğeri ise, sosyal tenkit ve hiciv tarzında beliren anlatımdır.
Romanda tenkit edilen gizli aşktır. Bu konu Madam Bovary romanında da
işlenmiştir.
o Olay
Örgüsü: Bu romandaki olay örgüsü, düz bir
çizgi hâlinde gelişmiştir. Bütün olaylar bir sonuca bağlandığı için kapalı olay
örgüsü vardır.
ŞAHISLAR
BİHTER
Fiziki Yapısı: Yuvarlak çeneli, uzun ve düz kaşlı, dudakları etli; ama solgun
olan, beyaz inci gibi dişleri olan çocuksu bakışlı bir kişidir. Alnı biraz
geniştir. Saçları kıvırcık siyah ve gürdür. Gözlerinde bir parıltı sezinlenir.
Bu parıltının derinliklerinde çocuk gözü hissedilir. İnce, uzun boylu, fidan gibi, güzel giyimli, ağırbaşlı, zarif, narin, 22
yaşında olan bir hanımdır.
Psikolojik Yapısı: Adnan Bey ile maddiyat için, yani para için evlenir. Bu evliliğin
başka sebepleri de vardır. Annesinden kurtulmak istemesi ve annesinin kötü
şöhretinden dolayı koca bulamamak korkusu onu, bu babası yaşında olan Adnan
Bey’le evlenmeye iter. Fakat evliliğinde bulamadığı hissi ve cinsel arzuları,
Behlül’ün kollarında bulur. Bu yüzden kocasını aldatmıştır. Bihter sadece
maddiyatın kendini mutlu edemeyeceğini düşünmemiştir. Ahlaksal yönden annesine
benzememek için de bir çatışma yaratır. Kıskançtır.
Sosyal Yapısı: Melih Bey takımının elemanı olan Firdevs Hanım’ın küçük kızıdır.
Babası ölmüştür. Gezi ve eğlence yerlerinin tanınmış simâlarındandır. Türkçe,
Fransızca ve biraz da Rumca bilir. Tam bir eğitim almamıştır. Piyano ve ud
çalmasını bilir. Evlendikten sonra sosyal statüsü değişir. Kocasına sadık bir
eş ve çocuklarına iyi bir anne olmak niyetiyle yaptığı evlilikte, namusunu ve
şerefini koruyamamıştır.
NİHAL
Fiziki Yapısı: Gözleri mavi, uzun, uçları yukarı kıvrık sarı kirpikli(s.63),
küçük ağızlı. Renksiz dudaklı, incecik elleri olan, uzun sarı saçlı, 12-14
yaşlarında bir kızdır(s.109).
Psikolojik Yapısı: Nihal duygusal ve çok hassas bir insandır. Çabucak sinirlenen ve
sinirlendiğinde de hastalanan birisidir. Bazen de sinirlendiği zaman birden
sevinçli, hayatı seven biri haline gelir. Her şeyin aşırısını ister. Çok
sevilmek için can atar. Kıskançtır; ama onun bu kıskançlığı farklıdır.
Herkesten ve her şeyden kaçar, ürkektir. Yalnızlığı hiç sevmez; fakat bütün
sevdikleri elinden almıştır. Hayatındaki boşluğu doldurmak için tek çareyi
Behlül’ü sevmek ve onunla evlenmeyi düşünmekte bulur.
Sosyal Yapısı: Adnan Bey’in kızıdır. Annesi küçük yaşta ölmüştür. Annesi öldükten
sonra yetişmesi mürebbiyesine verilmiştir. Matmazel de Courton adlı mürebbiye
onu yatiştirir ve ona ders de verir. Piyano çalmasını bilir. İtalyan müziğini
çok beğenir. Diliş ve gergefe meraklıdır. Müziği ve operayı sever.
BEHLÜL
Fiziki Yapısı: 20 yaşlarında, ince sarı bıyıklı, genç ve yakışıklı bir
delikanlıdır.
Psikolojik Yapısı: Parayı her şeyden üstün gören, dünya yıkılsa bile umrunda olmayan
bir adamdır. Sadece kendisini düşünen birisidir.(s.83-84). Amcasına ihanet
ettiği için vicdanı sızlar. Fakat kendisini suçsuz ilân eder. Suçlu olmaktan
kaçar ve asıl suçu bu evliliğe atar.
Sosyal Yapısı: Adnan Bey’in yeğenidir. Galatasaray’dan mezun olmuştur. Hayatı her
yönüyle bildiğine inanır. O da diğer gençler gibi okuldan çıkıp hayat
atıldığında, sanatçının sahneye ilk çıkışında duyduğu yürek çarpıntısını
duymaz(s.81). Hareketli bir yapısı vardır(s.82). Nerede bir eğlence varsa
oradadır. Birçok dostu vardır. Çapkındır ve kadınlara düşkündür. Güzel giyinmek
ve zamanını hoş geçirmek gibi merakları vardır.
ADNAN BEY
Fiziki Yapısı: Kırkbeş yaşlarında, sakalı iyi taranmış, bakımlı, her zaman güzel
giyinen şık bir beyefendidir. Gözleri miyoptur.
Psikolojik Yapısı: İnce eleyip sık dokuyan bir yapıya sahiptir. Bir şeyi kolay kolay
beğenmez. Özverili ve fedakârdır.
Sosyal Yapısı: Boğaziçi’nde bir yalıda oturur. Zengindir. Kızına bağlı bir baba,
karısına bağlı bir eştir. Terbiyeli ve olgun bir insandır. Boş zamanlarında
ağaçtan eşyalar yapar.
FİRDEVS HANIM
Fiziki Yapısı: Saçları sarı boyalı, gözleri sürmeli 45 yaşlarında bir kadındır.
Psikolojik yapısı: Kızlarını gençliğini, güzelliğini ve mutluluğunu kıskanan
birisidir. Kıskançtır. Kızlarıyla adeta yarışır. Kızlarının büyüdüğünü ve
kendisinin yaşlandığını asla kabul etmez. Genç görünmek isteyen ve bunun için
genç gibi giyinen bir insandır.
Sosyal Yapısı: Melih Bey takımındandır. İki kızı vardır. Dul bir kadındır. Maddî
geliri pek fazla değildir. Özgür ve hoppa birisidir. Eğlence yerlerinin tanınış
simâlarından birisidir.
BÜLEND
Fiziki Yapısı: Tombul, al yanaklı, ince kumral saçlı sevimli bir oğlandır.
Psikolojik Yapısı: Hiçbir şeyden haberi yoktur. Oymacığına meraklıdır. Dağınık bir
çocuktur.
Sosyal Yapısı: Adnan Bey’in küçük oğludur. Yatılı okula verilmiştir. Annesi
ölmüştür. Üvey annesi Bihter ile arası iyidir. Ablasını çok sevmektedir.
MATMAZEL DE COURTON
Fiziki Yapısı: Evlenmek için geç kalan, yaşı ilerlemiş yabancı uyruklu bir
kadındır.
Psikolojik Yapısı: İffet ve namusunu korumak için İstanbul’a gelen namuslu bir
kadındır. Nihal’in annesiz kalışı onun annelik özlemini ortaya çıkarır. Onun da
gönlünde bir annelik hevesi vardır. Nihal bu boşluğu doldurur.
Sosyal Yapısı: Evlenmekte geç kalmış yaşlı bir kızdır. Beyoğlu’nun seçkin
ailelerinden bir Rum ailesine mürebbiye olarak gelmiştir. Adnan Bey’in yalısı
ise mürebbiyelik hayatının ikinci dönemidir.
PEYKER
Fiziki yapısı: Kısa, kılsız kaşlı, kumral, geniş omuzlu, dolgun vücutlu bir
kadındır. Yirmi beş yaşındadır. Babasına benzemektedir(s.25).
Psikolojik Yapısı: Kocasına sadık iffetli bir kadındır. Behlül ona sarkıntılık eder;
fakat namuslu Peyker, Behlül’ün asılmalarına aldırış etmez.
Sosyal Yapısı: Firdevs Hanım’ın büyük kızıdır. Evli bir çocuk annesidir.
BEŞİR
Fiziki Yapısı: Sıska bir yapıya sahiptir.
Sosyal Yapısı: Yalıdaki ara işlerine bakan Habeş asıllı bir çocuktur. Bülend’in
oyun arkadaşıdır. Nihal’i çok sever ve ona tam samimiyetle bağlıdır. Bihter ile
Behlül arasındaki yasak ilişkiyi bilmektedir. Romanın sonunda Nihal’in haline
dayanamamış ve bildiği her şeyi Adnan Bey’e anlatmaştır.
HALA
Fiziki Yapısı: Romanda geçmemektedir.
Sosyal Yapısı: Marmara denizindeki adalardan birinde oturur. Misafirperver bir
kişidir. Yeğenini çok sever. Adnan Bey evlendikten sonra yalıya hiç
gelmemiştir.
ZAMAN
Romanın
vak’a zamanı 19.yyılın ikinci yarısının sonlarıdır. Bu yargıyı çıkarmamızın
nedeni o dönemin toplumsal yapısında bulunan yaşam tarzının romanda geçmesidir.
Romanda
kronolojik zaman kullanılmıştır. Olaylar birbirini takip eder niteliktedir.
Olayların anlatıldığı zaman iki yıl gibi bir süreyi kapsamaktadır
Roman
“zaman içinde değişme” açık bir şekilde belli edilmemiştir. Yaklaşık iki sene
süren hadiseler içinde Nihal çocukluktan genç kızlığa
geçer; fakat bu onun mizacında ve düşüncelerinde önemli bir değişiklik yaratmıyor.
Aşk-ı
Memnu’da önemli olan figürler arasındaki duygusal yaklaşmalar ve
uzaklaşmalardır. Bu sebeple; Aşk-ı Memnu’daki zaman içseldir. Yani romanın
hareketi fizikî olarak değil, kişilerin yoğun yaşadıkları ilişkilerin ve çatışmaların gelişimi biçiminde belirir. Romanda zâmân
gerçek manada değil sembolik mânâda kendisini gösterir.
Romanda
duyguların yoğunlaştığı zaman dilimi gecedir. Bu romanda yaşanılan zaman
anlatılmaktadır. Aktüel zaman iki senedir. Fakat yazar kahramanları daha iyi
tanıtabilmek için onların geçmiş günlerine dönerek çocukluk ve gençlik günleri
hakkında bilgi verir.
MEKÂN
Romanda
mekân son derece sınırlıdır. Aşk-ı Memnu romanı kapalı mekân içinde etrafı
boşaltılmış ve böylece yalıtılmıştır. Roman kahramanları bir yalının dar
çerçevesi içinde bir araya getirilmiş, kendi başlarına yaşayan
insanlardır. Yer yer İstanbul’un eğlence yerleri ve mesire yerlerinden de söz
edilir; fakat bunlar üzerinde durulmaz.
Romanda
mekân unsuru sadece hâdiselerin meydana geldiği sahneyi düzenlemede kullanılır.
Romanda olaylar ağırlıklı olarak Adnan Bey’in yalısında ve Ada’da meydana
gelir. Aşk-ı memnu açık mekânda Boğaziçi’nde başlar, ağırlıklı olarak kapalı
mekânda Boğaz’daki yalıda geçer. Ve yine açık bir alanda Heybeli Ada’da biter.
TEZAT UNSURLAR
Romanda
kahramanlar arasında, kahramanların psikolojik yapısında mekânlar arasında ve
kılık kıyafetlerde çeşitli tezat unsurlarına rastlanır. Eserde iyiler ve
kötüler vardır ve az çok karşı karşıya gelirler. Örneğin Nihal iyi, Bihter kötü
gösterilmiştir; fakat açık bir çatışmaları yoktur. Saadet- ıztırap tezadı
romanda ön plândadır. Gençlik-yaşlılık, hayâl-hakikat gibi tezatlar ise geri
plândadır. Romanda Firdevs Hanım olumsuz bir kahraman olarak, kocası Melih Bey
ise olumlu bir kahraman olarak karşımıza çıkar. Bihter sayfa 158’de Firdevs
Hanım’a benzemeyeceğine yemin ederken, sayfa 194‘te Firdevs Hanıma benzediğini
kabul eder. Bu durum Bihter’in yapısındaki psikolojik çatışmayı gösterir.
Romanda görülen bir diğer tezat ise Behlül’ün Bihter’e karşı olan duygularındadır.
İlk başta Behlül, Bihter’e aşıktır; fakat Bihter’i elde ettikten sonra ondan
nefret etmeye başlar(s.263). Adnan Bey, Melih Bey Takımı batılı özellik
taşırken, Şayeste, Nesrin, Şakire Hanım yerli özellik taşır.
KAVRAMLAR, KABULLER, TESPİTLER VE YORUMLAR
Aşk-ı Memnu’da
yazar iki aileyi göz önüne sürüyor. Firdevs Hanımın ailesi dejenere olmuş bir
aile örneğidir. Adnan Bey ise hem kendisi, hem de çocukları o zamanın değer
hükümlerine göre iyi tahsil ve terbiye görmüş insanlardır. Bu iki ailede ortaya
çıkan tek yabancı unsur Behlül’dür. Behlül Adnan Bey’in yeğenidir; ama bu
akrabalığın romanın akışı üzerinde bir etkisi görülmez. Yalıda kalabilecek ve
Bihter ile yasak aşkı yaşayabilecek bir kişi olmaktan öte bir önemi yoktur.
Yani behlül’ün varlığı bir zaruret neticesidir. Firdevs Hanım’ın ailesinde
Bihter ön plândadır. Peyker geri plânda tutulmuştur. Adnan Bey ailesinde ise,
Nihal ön plânda, Adnan Bey ile Bülend geri plândadır. Evlilik münasebetiyle bu
iki aile birleşince Bihter’in karakteri hâdiselere hâkim olur. Roman asıl bu
noktadan itibaren başlar. Ahmet Hamdi Tanpınar “Aşk-ı Memnu küçük bir aile
cehennemidir ” der.
ÜSLÛP
Aşk-ı
Memnu romanı Servet-i Fûnun neslinin dil ve kelime anlayışını devam ettiren bir
özellik gösterir. Üslûp olarak yazar, kendisine has sanatlı söyleyişlerin
yanında kelimeleri de en güzel şekilde seçerek, anlatmak istediklerini
okuyucusuna, çarpıcı bir şekilde aktarır. Şiirsel anlatım üslûbu, Aşk-ı
Memnu’da da kendini gösterir. Yazar kelimeleri son derece güzel bir şekilde
kullanmış ve duygularını çok güzel bir rahatlıkla, şâirâne bir üslûpla
kelimelere dökmüştür. Romanda uzun bağlı ve sıralı cümlelere genişçe yer
verilmiştir. Bazen bir cümle bir paragraftan oluşmaktadır(s.61-62).
Roman
teknik bakımdan çok iyi bir romandır. Romanda maddî unsurlar ağır basmaktadır.
Yazılış tekniğinde en çarpıcı yönlerini kişiler arası dengenin ustalıkla
kuruluşu, simgelerle olayların ele alınış yöntemi derinlik katılarak bir
duyarlılıkla kullanılışı ve yazarın bütün bu ögeleri her an denetimi altında
tutabilmesi, böylelikle romanda sonun asla açıkça sezilmemesi şeklinde
sıralayabiliriz.
Özellikle
romanda kişilerin evlilikleri, sosyal yaşantıları üzerinde durulmuştur. Romanda
kişilerin giyimi ayrıntılı olarak verilmiştir(19-20-22-45). Giyimle ilgili
ayrıntılar anlatılırken, sıfatlar bolca kullanılmıştır. Olayların gelişmesinde
birtakım semboller kullanılmıştır. Bu sembollerin kullanılması, romanın
geleceği hakkında birtakım ipuçları verir. Ayrıca romanın birçok yerinde oyun
ve oyuncak imgeleriyle de karşılaşırız.
DEĞERLENDİRME
Aşk-ı
Memnu romanı, Halit Ziya’nın en iyi yapıtı olarak eleştirmenler tarafından
kabul edilmektedir. Eser topluma değil, bireye ve bireyler arası ilişkiye dönük bir romandır.
Yazar
somut ve tek olan bir evliliğin belli koşullar altında nasıl işlendiğini, belli
insanlar arasındaki ilişkiler örgüsünün niteliğini ve gelişimini anlamaya ve
anlatmaya çalışır.
Karakterlerin
kişilikleriyle olaylar arasındaki nedensellik bağını, yazar en iyi şekilde
kurar.
Yazar
Aşk-ı Memnu’da birtakım insanların neden sonuç yasasına göre gelişen aşk
öyküsünü anlatan, psikolojik gerçeğe dayanan, sağlam yapılı, kusursuz bir sanat
yapıtı peşindedir.
Bireysel
ilişkilerin ve sorunların işlendiği roman, toplumla ve yaşamla genel bağlar
kuran bir anlam taşımadığı için yazar, bu eksikliği biçimsel özellikte
gidermeye çalışır.
Aşk-ı
Memnu, özenli dili bir yana, sanatsal açıdan doyurucu olmasının bir nedenini
yapıtın iç hareketinde aramak yerinde olur. Çünkü romanda kişiler arasındaki
duygusal yakınlaşma ve uzaklaşmaların bir baleyi andırdığı söylenebilir.
Romanda
Batı’ya özenti vardır. Beyoğlu’nda alış-veriş yapılır, batı müziği dinlenir,
Nihal Fransızca ve piyano dersleri alır. Fransız terbiyesine göre
yetiştirilmeye çalışılır.
Romandaki kişilerin ise toplumla ilgili yanları törpülenmiş geriye
toplumsal değil, psikolojik gerçekliğiyle yaşayan bireyler kalmıştır.
Son olarak romanda tiplerin eskidiğini ve konusunun pek
özelliğinin kalmadığını görüyoruz. Ancak onu ölümsüz kılan unsurlar, dili ve
üslûbudur.
(alıntıdır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder