ŞEYH SÂDÎ-İ ŞİRAZÎ
İran
edebiyatının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilen Sâdî’nin asıl adı
Ebu Abdullah Muşarrif b. Muslih el-Şirazî’dir. Ancak o, Sâdî-i Şirazî yahut
Şirazlı Sâdî olarak tanınmıştır.
Sâdî,
1193’te Şiraz’da dünyaya geldi. 12 yaşında yetim kaldı. Moğol istilası üzerine
M. 1225 yıllarında Bağdat’a geldi ve tahsilini burada bulunan Nizamiye
Medresesinde tamamladı. Burada Sühreverdi ve Ebulferec bin Cezvi gibi
hocalardan dersler aldı. İşte Sâdî’i Sâdî yapan, bu eğitimler sonucunda
edindiği bilgilerdir. Fakat Sâdî, “bilgi” ile yetinmemiş “bilgelik” yolunu
seçmiştir.
Onda
bilginin bilgeliğe dönüşmesi daha çok yaptığı seyahatler ve bu esnada kazandığı
tecrübelerle olmuştur. Sâdî, eğitim sürecinde sonra başta Hemedan ve Horasan
olmak üzere, hemen bütün doğuyu gezip dolaşmış, bir süre Mekke, Şam ve Kuzey
Afrika’da ikamet etmiştir. Bir ara Kudüs’e giderken Frenklerin eline düşen
Sâdî, daha sonra Trablusşam’da esirlerle birlikte hendek kazarken, ileri gelen
bir Halepli tarafından 10 dinar karşılığında esirlikten kurtarılmış ve Halep’e
götürülerek kızıyla evlendirilmiştir.
Sâdî,
işte böylesi uzun ve maceralı yolculuktan sonra, M. 1257 yılında Şiraz’a döner.
Sâdî’nin eser telifi, bundan sonra başlar. Zira ülkesine döndüğünde devlet
başkanları Ebu Bekr, Moğollarla sulh yaparak ülkesini rahata kavuşturmuştu. Bundan
yararlanan isimlerden bir de Sâdî olmuş ve bu hükümdar tarafından kabul görmüş ve
böylesi uygun bir ortamda eser telifine başlamıştır. Dikkat çeken bir nokta da
Sâdî’nin bu sıralarda elli yaşında olmasıdır. Bu, şu anlama gelmektedir. Yazar,
o tarihe kadar herhangi bir eser kaleme almamış ve yıllarını bilgi ve tecrübe
edinmeye harcamıştır. Eserlerini bundan sonra vermeye başlayan yazar, kısa
zamanda tanınmış ve şöhreti memleketinin dışına taşmıştır. Bilhassa Osmanlı
coğrafyasında büyük bir ilgi görmüştür
Birkaç
sene sonra ülkesindeki şartlar değişti. Hamileri olan Ebu Bekr bin Sa’d bin
Zengi ve oğlu İkinci Sa’d vefat etti. Yerine çocuk yaşta bulunan ikinci Sa’d’ın
oğlu Muhammed geçti. Bu hükümdarla birlikte Salgurlu Hanedanı çöktü ve 1264’te de
Moğol hâkimiyeti altına girdi. Sâdî, bu olaylar üzerine tekrar Şiraz’dan
ayrılıp Mekke’ye gitti. Hacını eda etti. Ardından Şiraz’a tekrar döndü. Bundan sonraki
hayatını ise mezarı için ayrılan yerin yanındaki dergâhta ibadet edip ilim öğretmekle
geçirdi. 1292’de Şiraz’da vefat etti. Mezarı Şiraz’ın kuzeydoğusunda, şimdi
kendi adıyla anılan hangahının bulunduğu yerdedir. (1)
ESERLERİ
Sadi, eserlerini manzum
(ölçülü yazı - şiir) ve nesir (düz yazı) olarak kaleme almıştır. Eserlerinin
toplamı yirmiyi geçmektedir. Bostan,
Gülistan, Akl u Aşk, Takrîr-i Dibace, Nasihatü'l-Mülûk ve Havatim öne çıkan
eserlerindendir. Eserleri vefatından sonra "Bîsütûn"dı altında
külliyat olarak bir araya toplanmıştır.
Sadi'nin Bostan adlı eseri
ahlak, terbiye, tevazu, mertlik, adalet, ihsan, rıza, kanaat, şükür, tövbe gibi
muhtelif konuların işlendiği on bölümden oluşmaktadır.
Eser hikaye ve menkıbelerle zenginleştirilmeye
çalışılmıştır. Bu esere bir çok kişi tarafından şerh yazılmıştır. Eserde,
hükümdarlar övülmekten çok hakka, adalete ve doğruluğa davet edilmektedir.
Gülistan;
hükümdarların hal ve hareketleri, derviş ahlakı, kanaat ve fazilet, susmanın
yararları, sevgi ve gençlik, zayıflama ve ihtiyarlık, terbiyenin ehemmiyeti,
sohbetin adabının işlendiği sekiz bölümden müteşekkildir.
Eserde, yazar bizzat
müşahede ettiği konulara da yer vermektedir. Ayrıca büyük alimlerin sohbet ve
toplantılarında duyduklarını, öğrendiklerini aktarmaktadır. Hem nesir hem de
manzum kısımlar yer almaktadır. Aktarılan fikir ve düşünceler net bir biçimde,
kısa ve açık şekilde kaleme alınmıştır.
Sadi'nin özellikle bu iki eseri hemen hemen bir çok dünya kütüphanesinde yer almaktadır. Eserler bir çok dünya diline çevrilmiştir. İslam aleminde büyük rağbet gören bu eserler medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur. Şerh ve tercümeleri yayınlanmıştır. Eserlerindeki akıcı üslubu ve insanları sıkmayan tarzı, edebi sanatlardan istifade edilerek vücuda getirildiğini göstermektedir. Yazar, gezmiş bulunduğu çok geniş çevrelerden edinmiş olduğu tecrübelerini ve görgüsünü, medreselerde elde ettiği eğitimi, seyahatleri boyunca temas kurduğu alimlerle yaptığı sohbetleri güzel bir şekilde işlemiştir. İlim öğrenme ve öğrendiklerini aktarma konusunda güzel ve örnek bir hayat yaşamıştır (2)
Sadi'nin özellikle bu iki eseri hemen hemen bir çok dünya kütüphanesinde yer almaktadır. Eserler bir çok dünya diline çevrilmiştir. İslam aleminde büyük rağbet gören bu eserler medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur. Şerh ve tercümeleri yayınlanmıştır. Eserlerindeki akıcı üslubu ve insanları sıkmayan tarzı, edebi sanatlardan istifade edilerek vücuda getirildiğini göstermektedir. Yazar, gezmiş bulunduğu çok geniş çevrelerden edinmiş olduğu tecrübelerini ve görgüsünü, medreselerde elde ettiği eğitimi, seyahatleri boyunca temas kurduğu alimlerle yaptığı sohbetleri güzel bir şekilde işlemiştir. İlim öğrenme ve öğrendiklerini aktarma konusunda güzel ve örnek bir hayat yaşamıştır (2)
1. www.somuncubaba.net-2012-02-0136-15sadi_sirazi.pdf ,
2 .http://www.msxlabs.org/forum/edebiyat-ww/79808-sadi-sirazi-sadi-sirazi-kimdir-sadi-sirazi-hakkinda.html#ixzz1oU3clu3t ,
2 .http://www.msxlabs.org/forum/edebiyat-ww/79808-sadi-sirazi-sadi-sirazi-kimdir-sadi-sirazi-hakkinda.html#ixzz1oU3clu3t ,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder