Kendi Gök Kubbemiz’den
Seçme Şiirlerde Mekân İncelemeleri
Yahya
Kemal, şiirlerinde sık sık tarih kokan şehirlerden söz eder. Şiirlerinde milli
değerleri, Türk kültür ve felsefesini anlatmaya çalışır. Türk tarihini ele
alırken onun hareketliliğini teşkil eden aşk, mutluluk, coşkunluk ve yaşama
sevinciyle dolu sözcükler kullanır.
‘Süleymaniye’de
Bayram Sabahı’ şiirinde Süleymaniye’yi anlatırken coşkuyla doludur. Şair, mekânı
tasvir ederken her mısraında manevi ve tarihi atmosferi yansıtmaya çalışmıştır:
Ordu milletlerin en çok
döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah’ına
bir böyle yapı.
En güzel mâbedi olsun
diye en son dînin
Budur öz şekli hayal
ettiği mimarinin.
Görebilsin diye
sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul’un
ufkunda bu kutsi tepeyi;
Taşımış harcını
gazileri, serdâriyle,
Taşı yenmiş nice bin işçisi,
mimariyle.
Hür ve engin vatanın
hem gece hem gündüzüne,
Uhrevi bir kapı açmış
buradan gökyüzüne,
Tâ ki geçsin ezeli
rahmete ruh orduları…
Bir neferdir bu zafer
mabedinin mimârı.
Tarihin
nidalarını top sesleriyle bizlere duyuran şair, tarihin izlerini her karesinde
taşıyan şehirleri anarak okuyucuya o heyecanı duyurmuştur:
Karşı dağlarda tutuşmuş
gibi gül bahçeleri,
Koyu kırmızılık gökten
ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var
belli derinden derine;
Belki yüzlerce şehir
sesleniyor birbirine.
Çok yakından mı bu
sesler, çok uzaklardan mı?
Üsküdar’dan mı?
Hisar’dan mı? Kavaklar’dan mı?
Bursa’dan, Konya’dan,
İzmir’den uzaktan uzağa,
Çarpıyor birbiri
ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden,
tâ Beyazıd’dan Van’dan,
Aynı top sesleri bir
bir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu engin
ve mübarek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk,
gönlü dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük
hatıralar rüzgarını,
Çaldıran topları
ardınca Mohaç topları
Adı
geçen mekânlar, ülkemiz sınırları içinde yer alan şehirlerdir. Bununla beraber şiirin
ilerleyen mısralarında Osmanlı’ya toprak olmuş diğer şehirler de geçmektedir:
Gökte top sesleri, bir
bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir
başka zaferden geliyor:
Kosva’dan, Niğbolu’dan
Varna’dan, İstanbul’dan…
Anıyor her biri bir
vak’ayı heybetle bu an;
Belgrat’dan mı? Budin,
Eğri ve Uyvar’dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş
sıra dağlardan mı?
Deniz ufkunda bu top
sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki,
donanmayla seferden geliyor!
Adalardan mı? Tunus’dan
mı, Cezayir’den mi?
Hür ufuklarda donanmış
iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya
baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi
seherden geliyor? (K.G.K, 2010:3)
İstanbul’a
hayranlığını pek çok şiirinde gösteren Yahya Kemal, İstanbul’u tarihiyle,
kültürüyle, doğa güzellikleriyle mısralarında anlatmıştır. “İstanbul Fethini Gören
Üsküdar” adlı şiiriyle Üsküdar’ı kişileştiren şair, İstanbul’un fethini Üsküdar’ın
bakışıyla okuyucuya göstermeyi başarmıştır:
Gürlemiş Topkapı’dan bir
yeni şiddetle daha
Şanlı nâmıyle “Büyük
Top” denilen ejderha.
Sarf edilmiş nice kol
kuvveti gündüz ve gece,
Karadan sevkedilen yüz
gemi geçmiş Halic’e;
Son günün cengi
olurken, ne şafakmış o şafak,
Üsküdar, gözleri
dolmuş, tepelerden bakarak,
Görmüş İstanbul’a
yüzbin meleğin uçtuğunu;
Saklamış durmuş,
asırlarca, hayalinde bunu. (K.G.K, 2010:16)
Yahya
Kemal’in şiirlerinde sık sık mekan
olarak şehir ve semt adı geçer. Bunların dışında dağ, tepe, ağaçlık, kır, ufuk,
gök, deniz gibi yerlere de şiirlerinde rastlanır. Özellikle ufuk, gök ve deniz
onun psikolojik durumunu yansıtması bakımından önemlidir. Mehmet KAPLAN,
“Yahya Kemal’in Şiirlerinde İç Sıkıntısı ve Sonsuzluk Duygusu” adlı makalesinde
bu konuya şöyle değinmiştir:
“Yahya
Kemal’in şiirlerinde sonsuzluğun maddi sembolleri olan ‘ufuk’, ‘deniz’ ve ‘gök’
büyük bir yer tutar. Bütün bu sembol ve hareketlerin arkasında şairi o yaşta
bedbaht eden ‘melal’ , ‘iç sıkıntısı’, ‘hasret’ duyguları vardır.” ( KAPLAN,
1996: 258)
‘Gece’
adlı şiirinde şair tepe, ağaç ve sulardan oluşan bir mekan tasvir etmiş ve
okuyucunun o tarif ettiği ufuklarda kaybolmasını eşsiz mısralarıyla sağlamıştır:
Kandilli yüzerken
uykularda
Mehtabı sürükledik
sularda
Bir yoldu parıldayan
gümüşten,
Gittik… Bahs açmadık
dönüşten.
Hülya tepeler, hayal
ağaçlar…
Durgun suda dinlenen
yamaçlar…
Mevsim sonu öyle bir
zaman ki
Gaip bir musikiydi
sanki.
Gitmiş kaybolmuşuz
uzakta,
Rü’ya sona ermeden
şafakta… (K.G.K, 2010:30)
Yine
‘Özleyen’ şiirinde de aynı mekânlara rastlanır:
Gönlümle oturdum da
hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey
sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar ağarırken
konuşurduk tepelerde,
Sen nerde o fecrin
ağaran dağları nerde!
Akşam, güneş artık
deniz ufkunda silindi,
Hulya gibi yalnız
gezinenler köye indi,
Ben kaldım, uzaklarda
günün sesleri dindi,
Gönlümle, hayalet gibi,
ben kaldım o yerde. (K.G.K, 2010:91)
Şiirlerinde
ölüm temini sıkça işleyen şair, ‘O Taraf’ adlı şiirinde farklı bir aleme
geçişin başlangıcı olan ölümle nasıl bir mekana yol alındığını tasvir etmiştir.
Öte âlemin nasıl bir yer olduğunu tarif ederek orayı zihinlerde canlandırmaya
çalışmıştır:
Gördüm ölüm diyarını
rüyada bir gece
Sessizlik ortasında
gezindim kederlice.
Durmuş saat gibiydi
durup geçmeyen zaman.
Donmuş sukut içinde
güneş görmeyen cihan.
Hakimdi yerde ufka
kadar uhrevi vakar;
Bir çeşme vardı her
tarafında ziya akar;
Geçtikçe bembeyaz
gezinenler üçer beşer;
Bildim ki ahret denilen
yerdedir beşer.
Baktım hüzünle her
birinin benzi sapsarı.
Sezdim ki gövdesizdi,
hayaliydi boyları.
Bir başka semte doğru
dönerken bu gezmeden
Bir tas ziya alıp
içiyorlar o çeşmeden;
Allah’a şükredip
duruyorlar ve kol kola
Sessiz, yavaş
dalıyorlardı bir yola
Naklettiğim gibiydi bu
rüyada gördüğüm.
Rüya bu. Yoksa başka
bir alem midir ölüm? (K.G.K, 2010:63)
Yahya
Kemal’in, şiirlerinde mutlaka bir mekân söz konusudur. Bu mekânlar onun ruh âleminin
yansıması olmakla birlikte benliğine derinden işleyen yerlerdir. Ayrıca tarih
onun için ayrı bir yer tutar ve tarihin izlerini mekânlarla ve tarihi
şehirlerle şiirlerine yansıtmıştır.
İstanbul sevdalısı olan Yahya Kemal’in,
İstanbul’u pek çok şiirinde konu etmesinin sebebi burayı vatanın sembolü olarak
seçmesidir. Zira kolektif ruhun en iyi şekilde İstanbul’da tezahür ettiğini
düşünmektedir. Ayrıca İstanbul onun duygu ve düşüncelerinin şekillenmesinde
önemli bir yere sahiptir.
Yahya Kemal’in
şiirlerini okurken İstanbul’un adım adım semtlerinde dolaştığımız hissine
kapılırız. İstanbul’u merak eden şiir severlerin Yahya Kemal’in şiirleriyle
şehrin tüm karesinde gezdiği ve birçok semti gördüğü düşüncesine kapılması
olasıdır. Kısacası İstanbul’u seven ve bunu şiirlerinde başarıyla gösteren
Yahya Kemal, okuyucularına da bu kutlu beldeyi sevdirmiştir diyebiliriz.
HAZIRLAYAN:
edebiyatodevleri.blogspot.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder