1-)KİTABIN KONUSU :
Birinci Dünya Savaşı ile
birlikte Osmanlı Devleti eski gücünü,heybetini kaybetmeye başlamış,isyanlar ve
işgallerle zayıf duruma düşmüştür.Kitapta , bir Anadolu kasabası olan
Akşehir'den yola çıkılarak ,kurtuluş mücadelesinin bir bölümü
anlatılmaktadır.Olaylar Akşehir’in bir kasabasında başla ve gelişir.
2-)
KİTABIN ÖZETİ :
Dünya Savaşı resmen sona ermiş
olmakla birlikte , Osmanlı Devleti üzerinde yarattığı etkiler tüm gücüyle devam
emektedir.Savaş sonrası bir çok asker memleketlerine geri dönmüştür.Zayiatın
büyüklüğü evlerine dönen erlerin çoğunun gazi oluşuyla daha da iyi
anlaşılmıştır.Bu erlerden biri de Salih adlı Akşehirli bir askerdir.Memleketine
döndüğünde kaybettiği kolunun acısıyla beraber , ülkenin durumunu daha acı bir
şekilde anlayan Salih gittiğinden beri çok şeyin değiştiğini görür.Önceleri
dost olarak yaşayan Rumlar ve kendi halkı şimdi birbirinden soğumuştur.Salih’in
samimi arkadaşı olan Niko da bir Rum dur ve gelişmelerden o da
etkilenmiştir.Yavaş yavaş Yunan ve İngiliz ordularının işgal haberleri gelmekte
ve iki halkın birbirine olan düşmanlığı artmaktadır.Salih ise yüzyıllardır
Osmanlı himayesinde rahatça yaşayan Rumların bu davranışını bir ihanet olarak
görmekle beraber arkadaşı Niko’dan kopamamaktadır.Rumlarla olan dostluğu
kasabalı tarafından fark edilir ve kasabalı Salih’i dışlar.Salih artık sürekli
Niko ve O’nun çevresiyle dolaşır olmuştur.Artık Osmanlı ve Padişaha olan
güvenci de sarsılmıştır.Kaybettiği kolunun hayatına tesiri büyük
olmuştur.Kimsenin O’na hak ettiği saygıyı göstermediğine
inanan Salih kendini namazdan
niyazdan çekmiştir.Öte yandan halk işgallere tepkisiz kalmama kararı almıştır
fakat bunun kimin önderliğinde yapılacağı karmaşası vardır.
Salih günler geçtikçe kendi
kasabalısının tepkisini kazanmış ve artık istenilmeyen biri olmuştur.Bu sırada
kasabaya İstanbullu Hoca adında bir hoca gönderilir.İstanbul’dan gönderiliş
amacı kasabada padişaha ve Osmanlı’ya bağlılığı teşvik edici düşünceyi
sağlamaktır.Hoca gerçekten de çok etkili bir insandır ve halkın büyük
beğenisini ve takdirini kazanır.Vaazlarda cemaate Osmanlı padişah ve din
lehinde düşüncelerini aktarmaktadır.Bu sırada memlekette Hoca’nın düşüncesine
tam ters olmamakla birlikte , kurtuluş ümidi olabilecek bir örgüt
kurulmaktadır.Kuvayı Milliye adı verilen bu örgüt Anadolu’da işgalleri önlemek
ve İstanbul ve padişah yönetiminin boyunduruğundan kurtulmak için
kurulmuştur.Fakat Kuvayı Milliye’nin işi çok güçtür.Memlekette işgallere karşı
veya işgallerden yana bir çok örgüt vardır. Kuvayı Milliye önce bu örgütleri
kendi tarafına çekmeli veya bertaraf etmelidir.Hocanın vaazları da Kuvayı
Milliye ilkelerine ters düşmektedir.Hoca her fırsatta padişaha bağlılıktan
bahsetmektedir , Kuvayı Milliye ise padişahtan kurtulmak ,yeni bir yönetim
kurmak amacını gütmektedir.İşte bütün bu ihtilaflar dolayısıyla Kuvayı Milliye yandaşları
ve Hoca arasında bir elektriklenme ve zıtlaşma meydana gelir.Hoca ise halka
kendini çok sevdirmiştir çünkü her yönüyle iyi ve doğru bir
insandır.Fakat Hoca da kendi içinde bir yandan yaptığı işin gerçekten doğru
olup olmadığının sorgulamasını , padişaha olan güvencinin doğruluğunun
şüphesini yoklamaktadır.Kuvvacılarla Hoca arasındaki çatışma zamanla
iyice açık şeklini alır ve vaazlarda karşıt fikirler açıklanır.
Olaylar gelişirken Salih ise
unutulmuşluk ve terkedilmişlikten bir kaçış olarak Kuvayı Milliye’ye katılmaya
verir.O’nu bu kararı vermeye zorlayan başka bir şey ise yakın arkadaşı Niko’nun
da sonunda Osmanlıya karşı savaşta yer almasıdır.Salih bu ihanetin öcünün
peşinden koşacak ve kurtuluş mücadelesinde büyük rol oynayacaktır.Kuvva bir türlü
hizaya gelmeyen Hoca hakkında ölüm emri çıkartır.Hoca evliliği ve çocuğu ve en
önemlisi de halkın zorlamasıyla Akşehir’den kaçar ve çete reislerine
sığınır.Kuvva ile arasında yaşanan kovalamacadan sağ kurtulur ve kendi başına
yanına adam da alarak bir kasabaya sığınır.Kuvva ise Hocayı kaçırdığı için
üzgündür ve Salih’i O’nu bulmakla görevlendirir.Hoca ise şimdi hangi tarafta
yer almak gerektiğinin hesabını yapmaktadır.Kuvayı Milliye ise her geçen gün
başarı kazanmakta ve güçlenmektedir.Salih Hoca’yı bulur ve O’nu padişah
hizmetinden vazgeçerek Kuvva yararına çalışmaya ikna eder.Beraberce Çerkez
Ethem’in kardeşi Tevfik Bey’in çetesine katılırlar .Çerkez Ethem ve kardeşleri
milli mücadelede en büyük rollerden birini üstlenmiş ve gerek düşman
işgallerine gerekse ayaklanmalara karşı başarılar sağlamışlardır.Fakat şimdi
düzenli ordu ve İsmet Paşa’nın emri altına girmek söz konusu olunca Çerkez
Ethem ve kardeşleri zıt bir tavır takınarak Kuvva’ya ve Ankara’ya karşı isyan
bayrağı açmıştır.Hoca ise bu yolun yanlış olduğuna inanır ve onları bu yoldan
döndürmek için planlar kurar.Hoca’nın amacı Çerkez Ethem ve kardeşlerini
Kuvva’ya karşı cephe almaktan vazgeçirmek olmasa bile olası bir isyan halinde
güçlerini zayıflatmaktır.Bu sırada Hoca Salih’ i haber edinmek için
Akşehir’e yollar.Akşehir’de ise Hoca öldü bilinmektedir.Oysa Hoca hayattadır ve
yeni kimliği “Küçük Ağa” ile kuvva yararına çalışmaktadır.Hoca’nın Kuvva
yararına çalıştığı haberi Salih tarafından Akşehir’de sadece Kuvvacı olan
birkaç kişiye duyrulur ve memnuniyet yaratır.Başta Kuvayı Milliye hareketine
büyük hizmet vermiş Doktor olmak üzere Kuvvacılar Hoca’nın kendi saflarına
katılışından büyük haz duyarlar.
Hoca Ethem’in İsmet Paşa
hizmetine girmemek için yapacağı en büyük saldırı olan Kütahya saldırısında
O’na bir oyun oynayarak başarısızlığını sağlar ve Kuvayı Milliye’ye en büyük
hizmetini vermiş olur.Ethem ise Yunanlılara sığınacaktır.Hoca ise bütün bu ihtiras
ve gücü elinde bulundurma tutkusuna kapılan insanlardan nefret etmektedir.Artık
savaş alanından başka bir cephede de mücadele verilmektedir , şimdi iktidar
çekişmeleri büyük tehdit oluşturmaktadır.Hoca bunu acıyla farkeder.Ankara ise
Hoca’nın başarılarından haberdardır ve kendisini Ankara’ya davet eder.Daveti
kabul eden Hoca Ankara’nın durumunu yakından görür ve cephede savaşmanın , bu
iktidar kavgasında yanlış düşünenlere ve hainlere verilecek savaştan daha
kolay olduğunu düşünür.Fevzi Paşa Hoca’ya yakınlık gösterir.Hoca bütün bu
kişiliklerin önemini daha iyi anlamaktadır.Memleket zafere doğru gitmektedir ve
bu noktada Ankara ve Melis’e büyük iş düşmektedir.Bu sırada Küçük Ağa yani
İstanbullu Hoca Ankara'da kendisini Akşehir'den tanıyan ve bir zamanlar zıt
fikirleri yüzünden tartıştığı Kuvvacı Doktor ile buluşur.Doktor böyle
saygıdeğer birinin kendi saflarına katılışından duyduğu mutluluğu Hoca’ya
söyler ve asıl kimliğini bilenin sadece kendisi olduğunu , kendisi
dışındakilerin O’nu Küçük Ağa diye tanıdıklarını anlatır.Hoca ise artık
özlediği eşi ve çocuğunun özlemiyle yanmaktadır.
Küçük Ağa Fevzi Paşa ile
birlikte Akşehir’e gelir ve burada da tanınmadığını ve Küçük Ağa olarak
bilindiğini görür.Eşi ve Çocuğu hakkında bilgi alır ve çocuğunu bulur fakat eşinin
durumu kötüdür.Eşine geldiğini haber eder fakat kadın ölmek üzeredir ve oğlunu
Hoca’ya emanet ettiğini söylemekle kalır ve günler sonra da ölür. Hoca daha
sonra Ankara’ya döner ve mücadeleye devam eder.
3-)KİTABIN
ANA FİKRİ:
Vatan ve millet sevgisi ,
bağımsızlık duygusu. Kurtuluş savaşının küçük bir kasaba' dan görünüşü.
4-)KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN
DEĞERLENDİRİLMESİ:
Küçük
Ağa(İstanbullu Hoca):Kurtuluş mücadelesine büyük hizmetler vermiş binlerce kişiden biri.
Salih:Birinci Dünya Savaşında sağ
kolunu kaybetmiş ve hayatının anlamını Kurtuluş Mücadelesi ile tekrar kazanan
biri.
Çerkez
Ethem:Başlarda vatan ve millet için
yeri tutulmaz hizmetler vermiş , cephede büyük başarılar göstermiş, fakat
düzenli orduya geçme kararı alındığında tamamen zıt fikirleri benimsemiş ve
zararlı olmuş bir çete reisi.
Doktor
Haydar Bey:Dünya
Savaşında Yüzbaşı rütbesiyle görev yapmış ve milli mücadele yıllarında Kuvayı
Milliye’ye büyük hizmetler vermiş bir asker.
Ali
Emmi:Kurtuluşu Kuvayı Milliye’de
gören ve çok büyük fedakarlıklarda bulunan yaşlı bir vatandaş.
O OLAYIN
KİŞİLERİ VE TAHLİLLERİ
A-)
FİZİKİ TAHLİLLERİ:
İstanbullu Hoca:Genç olmasına rağmen gür ve siyah sakalı olan, gözleri yeşile çalan açık ela , körpe yüz-lü, boylu poslu ve pehlivan yapılıydı. Bu pehlivan yapısını hafifçe öne durışu ve yumuşak hareketleri biraz gizleyen birisi.
Salih:Sağ kolunu ve sağ kulağını savaşta kaybetmiş, kehribar gibi gözleri olan yiğit bir delikanlıdır. Yana-ğında savaştan kalma bir yara izi vardı.
Ali emmi:Tel çerçeveli gözlükleri vardı. Alnındaki kırışıklıkları olan. İhtiyarlıktan elleri, sakalı titreyen bir adamdır. Ak saçı ve sakalı vardı.
Ağır Ceza Reisi:Sağlam bir kişiliği vardı. Boyu kısaydı fakat çok heybetli bir duruşu vardı.
Emine: Daha on beşine basmamıştır. İnce belli fakat dolgun körpe bir kızdır. İri, simsiyah gözleri, hafifçe çatık hilal kaşları,kırmızı ve kalın dudakları, narin ve çekme burnu ve pespembe tenli çok güzel bir kızdır.
C-) RUHİ TAHLİLLERİ:
İstanbullu Hoca:Alim, fazıl, kamil bir hocadır. Bakışlarındaki mana, şefkat, tevazu, ve hüzün ile, didikle-yici, meydan okuyucu, sorguya çeken, hüküm veren ışıltılar oluşuyordu. Bilgili, imanlı ve cesur dur. Derin ve canlı bir tip. Çok fedakar birisidir.
Salih:Mert ve gözünü budaktan esirgemeyen bir insandır.Zor karar veren, fakat verdiği karadan dönmeyen bir yiğittir.En tehlikeli vazifeye oyuna gider gibi giden, edebini, terbiyesini hiç bozmayan bir insandır, ama savaştan sonra iyiden iyiye çökmüştür.
Ali emmi:Bir toprak adamıdır. Bütün benzerleri gibi toprağın sabır ve sükununu içine sindirmiş bir Akşe-hir köylüsüdür.
Ağır Ceza Reisi:Sağlam bir şahsiyeti vardır. Çünkü doğru yolu bulmuştur. Sade, alçakgönüllü ve dürüst-tür. Ama gerektiği zaman inatçı ve yırtıcıdır
.
Emine:Huyu da yüzü gibi çok güzeldir. Temiz, namuslu, zengin bir ailenin bir kızıdır
Emine:Huyu da yüzü gibi çok güzeldir. Temiz, namuslu, zengin bir ailenin bir kızıdır
D-)SOSYOLOJİK TAHLİLLERİ:
İstanbullu Hoca:Asıl adı Mehmet Reşit’dir sonradan adı “Küçük Ağa” olur. Milli Mücadele’yi kazandıran unsurlardan birisini, din adamlarını temsil eder.
Salih:Onun için Çolak derler. Savaştan sonra kendini kaybeder, ama erken toparlar ve Küçük Ağa’nın en yakını olur.
Ali emmi:Romanda Milli Mücadele’nin “millet” unsurunu temsil eder.
Ağır Ceza Reisi:İyi bir tahsil ve terbiye görmüştür. Pratik, inandığı değerler içinde, bulunduğu şartlar arasında ahenk kurmuştur.
Emine:Bir köylü kızıdır. Erkeğine son derece bağlıdır.
NOT:Ayrıca romanda Gönülsüzlerin Haydar Bey, Topbaşların Halis, Yüzbaşı Hamdi, Yüzbaşı Nazmi, Küçük Hacı gibi kahramanlar vardır. Hepsi de Milli Mücadele’nin isimsiz yiğitleridir.
D-) OLAYIN GEÇTİĞİ MEKAN:
Olay Akşehir’de geçmektedir. Akşehir’in Topyeri ve Çobankaya’nın arasındaki Tekke Deresi’-ni bir üçgenin tabanı gibi kapatan Taşoluk sokağı iki fırın, bir bakkalı, bahçeli ve iki, üç katlı evleri ile Ak-şehir’in gözde semtlerinden birisi idi. Sokağın tam ortasında Halıhane’nin büyük bahçesine dayanan bir çıkmaz vardı. Salih’lerin evi bu çıkmazın sol tarafında, en dipte idi. Kasabanın değişmeyen, hatta büsbütün canlanan bir yönü de vardı: Gavur Mahallesi. Burada Minas’ın, Yorgo’nun meyhaneleri vardır. Gavur Mahallesi ile diğer mahalleler arasında pek mühimsenecek bir fark yoktur. Sadece evlerin tipleri biraz değişiktir.
E-) TÜR BİLGİSİ:
Eserin türü romandır. Roman, çeviriler yoluyla edebiyatımıza girmiştir. Roman alanında ilk çeviri eser Yusuf Kamil Paşa ‘nın yaptığı Telemak’tır. Ahmet Mithat birkaç yıl sonra halka yönelik hikaye ve roman yazma yolunu seçerek Dünyaya İkinci Geliş, Hasan Mellah, Felatun Bey adlı romanlarını yazdı. Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri ilk Türk romanı olarak kabul edilir. 1876’da Na-mık Kemal’in yazmış olduğu İntibah adlı roman da, ilk edebi romandır. Romantizmin etkisiyle yazılmış olan bu roman ilk tasvir ve psikolojik çözümleme romanımız olarak da kabul edilir.
Recaizade Ekrem, Samipaşazade Sezai, ve Nabizade Nazım’ın romanlarında romantizmden rea-lizme doğru bir gelişim görülür.
F. DİL
VE ANLATIM:
Dil, Kurtuluş savaşı yıllarının diline yakındır. Arapça ve Farsça
kelimeler vardır. Anlatım akıcı, olay örgüsünü aksamaya uğratmayan ve çekici
bir anlatımdır.
SONUÇ: Türk Toplumunun verdiği en büyük milli mücadele
örneği olan bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı en gerçekçi biçimiyle bize ufacık
bir parçasıyla yansıtılmıştır. Dönemin zorlukları, şartları ve kişilerin
fedakârlıkları abartısız biçimde anlatılmıştır. Zafere olan inanç ve halkın
dayanışması en çarpıcı biçimiyle yansıtılmış ve kitapta adı geçen kişiler,
binlerce benzerleri gibi verdikleri üstün mücadelelerle gelecek günleri
hazırlamışlardır.
(Bir kaç siteden alıntı
yapılarak http://edebiyatodevleri.blogspot.com.tr/
tarafından derlenmiştir)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder