Feridüddin Attar
Evliya büyüklerinden asıl ismi Muhammed Bin İbrâhim
el-Attâr en-Nişâbûrî el-Hemedânî, lakabı Ferîdüddîn (dinin ışığı, dine ışık
veren) olan şairimiz daha sonralarıFeridüddin Attar olarak ün kazanmıştır.Hicri
513-miladi 1920 senesinde Nişâbûr'da doğmuştur.
Babası attâr idi, yâni ilâç, esans, parfüm satardı.Feridüddin Attar da soyadından
anlaşılacağı gibi babasının mesleğine devam etmiştir. Soy isminin açılımı
yapılacak olursa ‘’attâr’’ başka bir deyişle ‘’aktar’’ anlamı çıkar ki o da:
baharat ve güzel kokular satan kişi ya da dükkân anlamına gelmektedir.
Ferîdüddîn-i Attâr, küçüklüğünde Şadbah kasabasında bir yandan babasının
yanında attârlık mesleğini öğreniyor
Attar, Kutbüddîn Haydar isimli
büyük bir zâtın sohbetlerine devâm ediyordu. Babasının vefâtı üzerine onun
yerine geçip, attârlık mesleğini bir süre devâm ettirdi. Attârlıkla uğraşırken,
bir taraftan da kıymetli dînî kitapları, velîlerin hayatlarını ve menkıbelerini
okuyordu.
Feridüddin Attar kübreviye
tarikatına bağlıdır: Kübreviye tarikatı 13. asırda yaşamış Necmeddin Kübra
Hz.leri tarafından kurulmuş olup kendi ismiyle adlandırılmıştır.
Batı’dan ve Doğudan birçok yazar
onun etkisinde kaldı. Mevlânâ daha on yaşlarındayken babası Bahaddin Veled ile
sekiz buçuk yıl süren yolculukları sırasında zamanın ilim adamlarıyla
görüşebilme imkanı bulmuştur.Nişabur’da Ferîdüddîn-i Attâr, Mevlânâ'yı görür
görmez onun dehasını fark etmiş ve babasını " Umarım ki yakın zamanda
senin bu oğlun âlemde yanacak gönüllere ateş verir.” diyerek müjdelemiştir.Attar,Mevlânâ’ya dua
edip kitabı Esrarname’yi hediye etmiştir.Mevlana da onu ilk hocası olarak kabul
etmiştir. Daha sonra Şems-i Tebrizi Hazretleri, Hz. Mevlana'dan kitaplarının
hepsini havuza atmasını isteyince, Esrarname'yi atmak istemeden atıyor onun bu
mahzun halini gören Şems kitabı kuru bir şekilde geri vermiştir.HZ. Mevlana,
Attar için; "Attar aşkın yedi şehrini gezdi de biz ancak
dönemecindeyiz." demektedir..
Ferîdüddîn-i Attâr, 1229 (H.627)
senesinde Cengiz Han’ın istilâsında bir Moğol askerinin eline esir düştü.O
asker onu öldürmek istediğinde, askere halk; "Bu ihtiyarı öldürmekten
vazgeçersen, kanına bedel olarak bin altın akçe veririz." dediler. Moğol
askeri onu bu fiata satmak istedi. Fakat Ferîdüddîn-i Attâr ona; "Sakın
beni bu fiyata satma. Çünkü sana kanım için daha fazla fiyat verirler."
deyince, asker satmaktan vazgeçti. Bir süre sonra başka bir şahıs gelerek
askere; "Bu yaşlı zâtı öldürmekten vazgeç. Onun kanına karşılık sana bir
torba saman vereyim." deyince, Ferîdüddîn-i Attâr; "İşte beni şimdi
sat. Çünkü esas fiyatımı, ve kanımın değerini buldum. Bundan fazla para
etmem." dedi. Bunun üzerine sinirlenen Moğol askeri onu şehîd etti. Şehâdet
şerbetini içen Ferîdüddîn-i Attâr, kesik başını elleri arasına alarak yarım
fersahlık (3 km'lik) bir mesâfeyi koşarak kat etti. Şimdi türbesinin bulunduğu
yere varınca, rûhunu teslim etti ve oraya düştü.
ESERLERİ
Feridüddin
Attar’ın yazdığı şiirlerinde üstün bir akıcılık,incelik;nasihatlerinde büyük
bir tesir;arifane sözlerinde akılları hayrete bırakacak bir hal vardır.Yazdığı
eserlerdenTezkiret-ül Evliya hariç hepsi manzumdur.Manzum eserleri şu
şekildedir:
1)MUSİBETNAME: Mesnevi türünde yazılmış olan eserde pekçok küçük hikayeler
vardır.Eser,Tarikatname ismiyle Türkçeye tercüme edilmiştir.
2)ESRARNAME: Tasavvuf hakkında olan bu eser 26 makaleden oluşan bir mesnevidir.Bu
eser Ahmedi isimli bir zat tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir.
3)MANTIK-UT TAYR :Bu eserde Tasavvufu kuşların
ağzıyla anlatan Feridüddin Attar,konuyu küçük hikayelerle süslemiştir.Esas konu
Ahmedi Gazali’nin Risalet-üt Tayr’ından alınmıştır.Bu eser manzum ve nesir
olarak birkaç defa Türkçeye tercüme
edilmiştir.Bunların en meşhuru Gülşehri’nin aynı adla yaptığı manzum
tercümedir.
4)MUHTARNAME: Konulara göre tertip edilmiş bir
rubailer mecmuasıdır. Elli babdan meydana gelen eser,2. Selim zamanında
Türkçeye tercüme edilmiştir.
5)CEVHER-ÜZ
ZAT: Allah Teala’dan başka herşeyin fani olduğunu konu
alan bir eserdir.
6)TEZKİRETÜL
EVLİYA:Bu eserde seksen civarında velinin hal tercümesi
ile menkıbeleri ve veciz sözlerini
yazmıştır. Feridüddin Attar bu eseri yazarken Şerhül Kalb,Keşfül
Esrar,Marifetün Nefs,Tabakatüs Sufiyye,Hilyetül Evliya ve Keşfül Mahcub gibi
eserlerden faydalanmıştır.Aslı
Farisi olan bu eser Türkçeye,Fransızcaya,Arapçaya çeşitli zamanlarda
çevrilmiştir.Eser tasavvuf tarihi
bakımından çok önemli tasavvufihayatın gelişmesini tesbit yönünden de çok
değerlidir.
7)İLAHİNAME:
6500 beyitlik bir mesnevidir. Hikâye, bir hükümdarın altı oğluna dünyada
en çok arzu ettiklerini sorması, onların da sırasıyla verdikleri cevaplar
üzerine bina edilmiştir. Her biri insanın ihtiraslarından birini temsil eden arzular etrafında
gelişenhikâyede baba bunların manasızlığını gösterir. Tasavvufî bir meseleyi
ele alırken temsillere başvurması,
çerçeve hikâyeler içinde açık bir
plana göre iç içe daha küçük hikâyeler anlatarak konuyu daha anlaşılır bir hale getirmesi ve böylece manaları
ana hikâye ile birleştirmede büyük bir ustalık göstermesi, Feridüddin Attar`a
onun bu alanda ne kadar başarılı olduğunu gösterir.
8)BÜLBÜLNAME
9)BİSERNAME
10)HAYDARNAME
11)DERYANAME
12)LEYLA
VE MECNUN
13)MAHMUD-U
AYAZ
14)MAHZEN-ÜL
ESRAR
15)MAZHAR-ÜS
SIFAT
16)MİFTAH-ÜL
FÜTUH
17)VUSLATNAME
18)İRŞADBEYAN
19)VELEDNAME
20)HIRADNAME
21)HAYATNAME
22)ŞİFAÜLKULB
23)UŞŞAKNAME
24)KENZÜL
ESRAR
25)KENZÜL
HAKAİK
26)MAZHARÜL
ASAR
27)MİRAÇNAME
28)MİSBAHNAME
29)HÜDHÜDNAME
30)MAHFİNAME
31)KEMALNAME
32)TERCÜMETÜL
EHADİS
33)ZÜHDNAME
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder