9 Şubat 2015 Pazartesi

Feridüddin Attar

Feridüddin Attar


Evliya büyüklerinden asıl ismi Muhammed Bin İbrâhim el-Attâr en-Nişâbûrî el-Hemedânî, lakabı Ferîdüddîn (dinin ışığı, dine ışık veren) olan şairimiz daha sonralarıFeridüddin Attar olarak ün kazanmıştır.Hicri 513-miladi 1920 senesinde Nişâbûr'da doğmuştur.

Babası attâr idi, yâni ilâç, esans, parfüm satardı.Feridüddin Attar da soyadından anlaşılacağı gibi babasının mesleğine devam etmiştir. Soy isminin açılımı yapılacak olursa ‘’attâr’’ başka bir deyişle ‘’aktar’’ anlamı çıkar ki o da: baharat ve güzel kokular satan kişi ya da dükkân anlamına gelmektedir. Ferîdüddîn-i Attâr, küçüklüğünde Şadbah kasabasında bir yandan babasının yanında attârlık mesleğini öğreniyor

Attar, Kutbüddîn Haydar isimli büyük bir zâtın sohbetlerine devâm ediyordu. Babasının vefâtı üzerine onun yerine geçip, attârlık mesleğini bir süre devâm ettirdi. Attârlıkla uğraşırken, bir taraftan da kıymetli dînî kitapları, velîlerin hayatlarını ve menkıbelerini okuyordu.
Feridüddin Attar kübreviye tarikatına bağlıdır: Kübreviye tarikatı 13. asırda yaşamış Necmeddin Kübra Hz.leri tarafından kurulmuş olup kendi ismiyle adlandırılmıştır.
Batı’dan ve Doğudan birçok yazar onun etkisinde kaldı. Mevlânâ daha on yaşlarındayken babası Bahaddin Veled ile sekiz buçuk yıl süren yolculukları sırasında zamanın ilim adamlarıyla görüşebilme imkanı bulmuştur.Nişabur’da Ferîdüddîn-i Attâr, Mevlânâ'yı görür görmez onun dehasını fark etmiş ve babasını " Umarım ki yakın zamanda senin bu oğlun âlemde yanacak gönüllere ateş verir.” diyerek müjdelemiştir.Attar,Mevlânâ’ya dua edip kitabı Esrarname’yi hediye etmiştir.Mevlana da onu ilk hocası olarak kabul etmiştir. Daha sonra Şems-i Tebrizi Hazretleri, Hz. Mevlana'dan kitaplarının hepsini havuza atmasını isteyince, Esrarname'yi atmak istemeden atıyor onun bu mahzun halini gören Şems kitabı kuru bir şekilde geri vermiştir.HZ. Mevlana, Attar için; "Attar aşkın yedi şehrini gezdi de biz ancak dönemecindeyiz." demektedir..
Ferîdüddîn-i Attâr, 1229 (H.627) senesinde Cengiz Han’ın istilâsında bir Moğol askerinin eline esir düştü.O asker onu öldürmek istediğinde, askere halk; "Bu ihtiyarı öldürmekten vazgeçersen, kanına bedel olarak bin altın akçe veririz." dediler. Moğol askeri onu bu fiata satmak istedi. Fakat Ferîdüddîn-i Attâr ona; "Sakın beni bu fiyata satma. Çünkü sana kanım için daha fazla fiyat verirler." deyince, asker satmaktan vazgeçti. Bir süre sonra başka bir şahıs gelerek askere; "Bu yaşlı zâtı öldürmekten vazgeç. Onun kanına karşılık sana bir torba saman vereyim." deyince, Ferîdüddîn-i Attâr; "İşte beni şimdi sat. Çünkü esas fiyatımı, ve kanımın değerini buldum. Bundan fazla para etmem." dedi. Bunun üzerine sinirlenen Moğol askeri onu şehîd etti. Şehâdet şerbetini içen Ferîdüddîn-i Attâr, kesik başını elleri arasına alarak yarım fersahlık (3 km'lik) bir mesâfeyi koşarak kat etti. Şimdi türbesinin bulunduğu yere varınca, rûhunu teslim etti ve oraya düştü.
ESERLERİ
       Feridüddin Attar’ın yazdığı şiirlerinde üstün bir akıcılık,incelik;nasihatlerinde büyük bir tesir;arifane sözlerinde akılları hayrete bırakacak bir hal vardır.Yazdığı eserlerdenTezkiret-ül Evliya hariç hepsi manzumdur.Manzum eserleri şu şekildedir:
1)MUSİBETNAME: Mesnevi türünde yazılmış olan eserde pekçok küçük hikayeler vardır.Eser,Tarikatname ismiyle Türkçeye tercüme edilmiştir.
2)ESRARNAME: Tasavvuf hakkında olan bu eser 26 makaleden oluşan bir mesnevidir.Bu eser Ahmedi isimli bir zat tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir.
3)MANTIK-UT TAYR :Bu eserde Tasavvufu kuşların ağzıyla anlatan Feridüddin Attar,konuyu küçük hikayelerle süslemiştir.Esas konu Ahmedi Gazali’nin Risalet-üt Tayr’ından alınmıştır.Bu eser manzum ve nesir olarak birkaç defa Türkçeye tercüme edilmiştir.Bunların en meşhuru Gülşehri’nin aynı adla yaptığı manzum tercümedir.
4)MUHTARNAME: Konulara göre tertip edilmiş bir rubailer mecmuasıdır. Elli babdan meydana gelen eser,2. Selim zamanında Türkçeye tercüme edilmiştir.
5)CEVHER-ÜZ ZAT: Allah Teala’dan başka herşeyin fani olduğunu konu alan bir eserdir.
6)TEZKİRETÜL EVLİYA:Bu eserde seksen civarında velinin hal tercümesi ile menkıbeleri ve veciz sözlerini yazmıştır. Feridüddin Attar bu eseri yazarken Şerhül Kalb,Keşfül Esrar,Marifetün Nefs,Tabakatüs Sufiyye,Hilyetül Evliya ve Keşfül Mahcub gibi eserlerden faydalanmıştır.Aslı Farisi olan bu eser Türkçeye,Fransızcaya,Arapçaya çeşitli zamanlarda çevrilmiştir.Eser tasavvuf tarihi bakımından çok önemli tasavvufihayatın gelişmesini tesbit yönünden de çok değerlidir.
7)İLAHİNAME: 6500 beyitlik bir mesnevidir. Hikâye, bir hükümdarın altı oğluna dünyada en çok arzu ettiklerini sorması, onların da sırasıyla verdikleri cevaplar üzerine bina edilmiştir. Her biri insanın ihtiraslarından birini temsil eden arzular etrafında gelişenhikâyede baba bunların manasızlığını gösterir. Tasavvufî bir meseleyi ele alırken temsillere başvurması, çerçeve hikâyeler içinde açık bir plana göre iç içe daha küçük hikâyeler anlatarak konuyu daha anlaşılır bir hale getirmesi ve böylece manaları ana hikâye ile birleştirmede büyük bir ustalık göstermesi, Feridüddin Attar`a onun bu alanda ne kadar başarılı olduğunu gösterir.

8)BÜLBÜLNAME
9)BİSERNAME
10)HAYDARNAME
11)DERYANAME
12)LEYLA VE MECNUN
13)MAHMUD-U AYAZ
14)MAHZEN-ÜL ESRAR
15)MAZHAR-ÜS SIFAT
16)MİFTAH-ÜL FÜTUH
17)VUSLATNAME
18)İRŞADBEYAN
19)VELEDNAME
20)HIRADNAME
21)HAYATNAME
22)ŞİFAÜLKULB
23)UŞŞAKNAME
24)KENZÜL ESRAR
25)KENZÜL HAKAİK
26)MAZHARÜL ASAR
27)MİRAÇNAME
28)MİSBAHNAME
29)HÜDHÜDNAME
30)MAHFİNAME
31)KEMALNAME
32)TERCÜMETÜL EHADİS
33)ZÜHDNAME




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder